3 Ocak 2019 Perşembe

BİR KUTU ÇİKOLATA




BİR KUTU ÇİKOLATA

2010 yılıydı. Bursa merkez belediyesinde, taşeron şirketin bir elemanı olarak temizlik işlerinde çalışan E.A, o gün işini bitirip malzemelerini koymak için malzeme odasına girdi ve gözüne bir çikolata kutusu çarptı. Kendi deyimiyle tam bir dikiş kutusu yapılacak kutuydu ve de aldı evine götürdü.



Ertesi gün, belediye çalışanlarından biri, çikolata kutusunun kendisine hediye gelmiş olduğunu söyleyerek, kutusunun çalındığını, ilgililere bildirdi. Kameralardan da görüntülere hemen ulaşıldı, anlaşılan E.A oracığa bırakılan kutunun patlamaya hazır bir bomba olabileceğini hiç akıl etmemiş ve kameralardan saklanmamıştı.

İş büyüdü, olay mahkemeye taşındı. Ve de E.A çikolata kutusunu çalmak suçuyla işinden atıldı ve tazminatı ödenmemek üzere diye de karar çıktı.

Daha sonra karşılıklı temyizlerle bu dava 8 yıl sürecek bir mecraya girdi. Davalı tazminat vermem, davacı tazminatımı isterim diyordu.

Bu süreç zarfında, çikolata kutusunun çalınması üzerine bütün mahkemeler, Cumhuriyet başsavcılıkları, avukatlar, şirketler teyakkuza geçmişken,

Ülkede tam da bu yıllarda, milletin coğrafi bilgilerine İrlanda Denizinde bulunan bir adacık ekleniyordu. MAN ADASI.  Söylenenlere göre ülkeyi yönetenlerin hemen hemen bütün akrabalarının ve bakanların ve de çocuklarının adı geçtiği dava da paralar şimdilik kutu ile değil de, off shore hesaplar üzerinden MAN ADA'sına gönderiliyordu.




‘’şüphelilerin BELLWAY şirketi tarafından hesaplarına gönderilen paraları herhangi bir suç işleyerek elde ettikleri yönünde somut herhangi bir delil elde edilmemiş olması nedeniyle, üzerlerine atılı bulunan suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama ve yurt dışına kaçırma suçundan dolayı kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir…(hürriyet internet haber)3.ocak.2019

‘’…belgeler kanıtlıyor ama paralar kara para değil’’ diye not düşülüyordu. Demek ki sadece ticari ilişkiler sürdürülüyordu, vergisiz MAN adası ile.

 Bu arada, Bursa yerel mahkemesi ,çikolata kutusu davasında,  tazminatın verilmesine karar veriyor, önceki kararı bozuyordu ama davalı taraf tekrar temyize başvurunca karar tekrar bozuluyor, tazminat ödenmeyecek deniyordu.

İşte, tam da bu sıralarda,yine bir söylentiye göre bu sefer de aynı ülkeyi yönetenlerin çocuklarının, ülkenin bir devletin bankasının, bakanların ve yine çocuklarının ve de birçok iş adamının adının karıştığı yolsuzluk davaları ile Türkiye sarsılıyordu.



Kutu kutu pense… Pardon yine kutular sahnedeydi. Ama bunlar çikolata kutusu değildi. Çikolata kutusuna ne kadar para sığardı ki. Ancak işçi E.A’ nın vizyonu ölçüsünde birkaç makara, dikiş iğnesi, ipliği sığardı. Bu kutular  ise, vizyon sahibi insanların düşleyebileceği milyon dolarların sığacağı ayakkabı kutularıydı.

Ahh, bu ayakkabı kutularına  neler sığmadı ki neler, o ülkede. Cemaatler, iktidarlar, ’ne istedin de vermedikler’’, ‘’sıfırlamalar’’, örgütler, darbe girişimleri.

Ayakkabı kutuları o yüzden çok kıymetlidir bizlerde, önemlidir bu kutular.

Bize sarmaşık sitesini, ufak tefek cinayetleri hatırlatır kendileri.

Sonuçta çikolata kutusunu alıp evine götüren E.A tazminatını alamayıp, filler yukarıda ayakkabı  kutularıyla oynarken, karıncalar ezilir ’in örneğini verdi bize.

Filler mi, hiç merak etmeyin keyifleri gayet yerinde, en sevdikleri oyun da KUTU KUTU PENSE…



DAVACI ZENGİN, DAVALI YOKSULSA
ZENGİNDEN YANA İŞLER YASA,

DAVACI YOKSUL, DAVALI ZENGİNSE
DAVALI DA KALIR YİNE NİZALI ARSA,

DAVACI DA DAVALI DA ZENGİNSE DAVADA
ÖZÜR DİLER ÇEKİLİR ARADAN KADI,

DAVACI DA DAVALI DA YOKSULSA BAK,
SADE O ZAMAN İŞTE YERİNİ BULUR HAK. 
                                                   CAN YÜCEL…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder