24 Ocak 2019 Perşembe

İKİ KIZ KARDEŞ-6-






İKİ KIZ KARDEŞ-6- 

İndi aşağıya çatı katından kadın, yavaş adımlarla, sanki nefretini de çatı katına bırakaraktan, indi alt kata.  Yıllar sonra sol omuzundaki nefret üfleyen melek sanki onu özgür bırakmıştı, üst katta kalmıştı ya da o bırakmıştı sol omuzundaki meleği, kim bilir?

Kapının zili çaldığında bir gece, ‘’ tam da dizinin en güzel yerinde ‘’ diye sinir olaraktan kapıyı açmaya gittim. Karşımda bir genç kadın duruyordu da, tanıyamamıştım. Sapsarı benizli, bandana ile saklanmış saçları dökülmüş olan kafası, cılız bir beden, karşımdaydı. Ama ama o kara gözleri, ah o kara gözleri… İzlenme rekorları kırabilirdi şu anda bu sahnemiz. Onu kapıp kucaklayıveresim, yine kanatlarım altına alıveresim geldi. Ahhh ne oldu sana, ne oldu o güzelim saçlarına, diyesim, kendimden nefret edesim geldi.

İçeri aldım onu, küçücük bir çantası vardı elinde. Hemen sarılamadım, hemen kucaklayamadım, korktum inciteceğim bir yerlerini diye,  götürdüm onu odasına. Nefretimizin aşka dönüşebilmesi için zamana ihtiyacı vardı. Ama bakalım zaman bize acıyacak mıydı?

Bilemedik bile, nefretimizin aşka dönüşüp dönüşmediğini, bilemedik, ne yazık ki. Roma’ya da gidememişti ya,  bu içimi daha da çok yaktı kavurdu.  

Kız kardeş odasında, yatağında, ablasının yaptığı çorbayı, yine ablasının elinden içerken kapatıverdi gözlerini bir anda hayata.

Mutfakta bol fıstıklı helvanın artıklarını akıtırken lavaboda, suyun altında, keşke hatalarımızı da sıyırıp atabilseydik üzerimizden böyle kolayca, diye düşünüyordu. İçerideki kadınların konuşmalarını da bir taraftan dinlerken.

Artık bu evde oturamazdı, yeni evli bir çifte sattı evini. Kendisini kimsenin tanımadığı, kendisinin de kimseleri tanımadığı bir yerlere gidecekti. Belki de Roma’ya, evet, evet Roma’ya gidecekti. Geride yeşil yağlı boyalı kapıları olan evini bırakarak. Antika eşyaları, gramofonu, taş plakları, Safiye Ayla’yı, ağlayan bebeklerini çatı katında bırakarak. Siyah beyaz eksik fotoğrafları ve de kız kardeşinin kesik kafalarını, oyulmuş gözlerini bir yeleğin cebinde bırakarak...

                              SON 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder