İKİ KIZ KARDEŞ-4-
Onun
üniversiteye gitmesini hiç ama hiç hazmedemiyordum. Gidemezdi hiçbir yere. Beni
bu iki ihtiyar ile yalnız bırakamazdı. Ben bunu hak etmemiştim. Ben onlar için
kendimi feda etmiştim. O şimdi gidecek, birisini bulacak, evlenecek…
AHH, bu
duygularla kavruluyordum, başa çıkamıyordum. Ahhh, sol omuzumdaki melek, sen
şeytansın, bu duyguları sen üflüyordun kulağıma. Ahhh, bıraksaydın keşke
yakamı.
Babamı işledim günlerce, gecelerce. Gitmesin o üniversiteye diye, Ben
başa çıkamıyorum hem annemle, hem ev işleri ile diye diye etkiledim babamı da. Sonunda,
galiba sen haklısın, dediğinde babam, zafer kazanmıştım. Sol omuzumdaki melek
gururla kasılıyordu omuzumda. Ahhh, sağ omuzum, ahh sağ omuzumdaki iyilik meleğim,
sen nerelerdeydin o zaman?
Bir daha
abla demedi bana, nefretle baktı bana o kara gözleri ile. Çatı katı sığınağı
oldu, Roma’ya uçmasına izin vermemiştim, çatı katı Roma’dan beter oldu. Çatı katındaydı, hemen üzerimizde,
ama bizden çok uzaklarda sanki dünyanın öbür ucundaydı, sanki Roma’daydı. Evde
var mı, yok mu bilemedik. Değil ev işi, sokaktaki işlere bile elini sürmedi. Ta
ki ikimiz baş başa kalana kadar. Anne ve babamı art arda toprağa verene kadar.
Amacım hep
yalnız kalmamaktı ya, bu yüzden onun okumasını engellemiştim ya. Hep korkmuştum
yapayalnız kalmaktan ya. Annem onu bana beraber olalım, birbirimizi
bırakmayalım diye doğurmuştu ya. Ama işte, daha baş başa kaldığımızın 2. Ayında
evden kaçtı, alt kattaki kiracı ile. Berlin duvarı nasıl yıkılmıştı, abla
duvarı yani benim ördüğüm duvar da yıkılacaktı tabi ki sonunda. Nasıl da
anlayamamıştım?
Denizciydi
alt kattaki kiracımız. Uzak denizlere açılan bir kaptan. Uzaklara açılacak bir
gemiydi o. Kız kardeşimi bu evden kaçıracak, kullanamadığı kanatlarını tekrar
takıp uçuracak Robin Hood’du o. Onu hayallerine götürecek, çılgın rüzgârların peşine takılacak, benim yüzümden gidemediği, taa Roma’ya götürecek yelkenliydi o. Bir not
bile bırakmadan, pupa yelken gitti, arkasına bile bakmadan.
ARKASI YARIN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder