10 Şubat 2019 Pazar

RAYLARIN ÜZERİNDE-2-








RAYLARIN ÜZERİNDE-2-

Babacığım,  beni trenlere olan aşkımdan vazgeçirmek için uğraşadursun, benim sevdam gitgide artıyordu. Benim sevdam sadece trene değildi ki, anneme idi, cennetteki anneme. O da biliyordu bunu, daha çok korkutuyordu bu onu. O vazgeçirmek için uğraştıkça, ben beklemeye devam ettim treni ve trenin içindeki annemi.

Bekledim, bekledim. Çok bekledim galiba, gelmeyecek dediğim anlarda ise,  bir kuş çırpınırdı yüreğimde, yok yok gelecek diye.

Her kadını annem sanırdım, cebimde sakladığım tek fotoğrafını çıkarıp bakardım, trendeki kadınlara, annem olabilirler mi diye.

Gelemeyeceğini anlayınca, beklemekten sıkılınca, niye ben gitmiyorum ki, dedim kendi kendime.

Bir gün, trenin geliş saatine yakın, indim rayların yakınına, treni hep gözlediğim yere. Burada biraz yavaşlardı tren, bilirdim, yolun durumundan dolayı. Tam trenin yavaşladığı yerdeydim. Önce dumanı, sonra sesi, sonra da koca gövdesi geldi, her zamanki gibi. Son vagonuna tutunuverdim, attım kendimi içeriye. Çok kolay oldu gerçekten de. Koridorlar insanlarla doluydu. Koridorların pencerelerinden uzaklara bakıyorlardı. Belki de, buralar da da yaşayanlar var mı ki, buralarda hayat var mı ki,  buralarda kim yaşar ki diyorlardı. Sigaralarını üflüyorlardı uzaklara, aynı babam gibi, sigarasız yapamıyordu babam da. Tek arkadaşı oydu, ben ve keçilerimizden başka, ne yapsındı ki eli kolu bağlanmıştı bu dağlarda, sıkışıp kalmıştı buralarda. Bir çekerdi ki sigara dumanını içine, ciğerleri dumanla şişer şişer, sonra da tren bacası gibi dışarı üflerdi fazlasını halka halka. Dünyanın bütün yükü omuzlarında gibi gezerdi babam öne eğik boynu ile.

Vagonlarda oturanlara göz attım, genelde aileler vardı, anneler, babalar, çocuklar. Birine süzülüverdim. Masaları açmışlar, dolmalar, börekler...      Ne de güzel kokuyorlardı, nasıl da acıkmıştım. Bir kadın sesi, sen de yemek istemez misin, der demez yumuldum dolmalara. Güldüler bana, ama umurumda değildi, hepsi anne dolması, anne böreğiydi, belliydi, zira çok lezzetliydi.
Ailen yan tarafta mı, diye sorduklarında, yok, ben anneme gidiyorum, cennete, onu bulmaya, deyiverince suratları değişti galiba. Bir yamukluk vardı bende, anlamışlardı, ben farkında bile değildim, böreklere ancak sıra gelmişti çünkü. Kondüktörü başucumda görünce, korktum, ne oluyor diye. Aldı beni trenin restoranına götürdü, orada oralet ısmarladı bana, bir de horoz şeker verdi, kıpkırmızı. Ohhh, iyi ki binmişim trene. Hem horoz şekerleri, hem de cennet var burada.

                               ARKASI YARIN 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder