Büyük şehirlere bağlanma mehmedim,
Öyle bir şehre yerleş ki,
Küçük fakat bizim olsun
Sokaklarında tanımadığın yüz
Ensesine şamar atamayacağın kimse
dolaşmasın
Her ağacına elin
Her karış toprağına terin değsin
Ve kuytu evlerin birinde
Senden habersiz ölenler olmasın. B.R.Eyüboğlu
ERDEK BOZULDU MU?
Herkesin ağzında bir laftır gidiyor, sakız gibi
çiğneniyor.’’ Erdek bozuldu’’
diyorlar.
Ben de avazım çıktığı kadar
bağırıyorum.
‘’Hayır, hayır. Ben bozulmadım. Siz bozuldunuz. Siz insanoğlu,
siz bozuldunuz.
‘’Benim koylarım hala duruyor.
Kumsallarım uzanıyor tüm körfeze. Zeytin ağaçlarım bereketle sunmaya çalışıyor
size meyvelerini’’
Benim havamdaki Oksijen miktarı bu
bölgede en üst seviyede. Çekin bakalım bir ciğerlerinize.
Kapıdağın eteklerine saklanmışım,
kimse ellemesin bana, kötü gözle bakmasın diye.
Dalgalara bile sessiz olmalarını
öğütlemişim, kimse bizi keşfetmesin diye.
Korkuyorum zarar gelmesinden güzelim doğama.
Korkuyorum zarar gelmesinden güzelim doğama.
Hele ki topraklarımın altında yer
alan medeniyeti anlatamam
ki sözlerimle.
Kendiniz görün ve okuyun, cep
telefonlarından başınızı kaldırabilirseniz eğer.
Kendini anlatanlara sinir olurdum, ama
bana bunu da yaptırdınız sonunda.
İnanın insancıklar, ben hiç bozulmadım. Aynı saf, aynı temiz, aynı
eşsiz bir inciyim bu sahillerde.
AMMA,
Yeter ki siz ellemeyin bana!
Anlıyorum hepiniz burada yaşamak istiyorsunuz,
ama kesmeyin geleceğinizi, kesmeyin zeytin ağaçlarımı. Yok, mudur başka bir
formülü?
Hani insanoğlu en akıllı canlı
deniyor ya. Çok gülüyorum artık ben bu lafa.
Denizlerime akıtmayın kirlerinizi, pisliklerinizi,
fabrika atıklarını. Yüzebilsin balıklar denizlerimde, evlerinde, rahat rahat, zehirlenmekten korkmadan
, yesin çocuklar bol bol hamsi,istavrit, palamut….
Atmayın artık içtiğiniz sigaraların izmaritlerini
bağrıma. İnanın yanıyor bağrım o sönmeyen izmaritlerin ateşiyle.( fransa' da kargalar eğitilmiş, izmarit toplamak üzere!!)
Atmayın yeter ki çöplerinizi kumsallarıma.
Bırakın o kum taneleri inci gibi parlasınlar güneşin altında. Deniz minareleri toplasın
çocuklarınız kumların arasında. Sonra dizsinler onları kolye yapsınlar annelerine,
arkadaşlarına.
Sokmayın koca koca arabaları taa kalbime
kalbime şehrin içine. Biraz dışarıda bıraksın insanlar arabalarını, yürüsünler erdeği
yani beni, beni, hissede hissede.
Kıyılara dizilmesin oradan buradan toplanmış
eski yıpranmış kötü koltuklar,
Plastik beyaz sandalyeler,
O şekilde ağırlamak istemem ben, bana
gelen misafirlerimi. Onca yoldan gelmişler,
en iyisi sunulsun onlara.
İnsanlar kıyılarıma otursun ama o ucube
koltuklara değil, yerlere otursunlar, çıplak ayaklarını ılık sularıma
soksunlar,
Bağırmasın bangır bangır müzikler sağdan,
soldan, bunun yerine insanlar birbirlerine,
Sevgi sözcüklerini fısıldasınlar, şiirler
okusunlar.
Tekrar söylüyorum, bir daha. Ben bozulmadım eyyy insanoğlu.
Ben bozulmadım eyy insanlar.
İyi ama kim bozuldu?
İyi ama kim bozuldu?
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir
deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
Aynı mahallede kocayacaksın;
Aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp aynı şehre geleceksin
sonunda.
Başka bir şey umma,
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu
köşecikte,
Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü
de.
( KONSTANTİNOS KAVAFİS, ÇEVİRİ: CEVAT ÇAPAN)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder