13 Temmuz 2018 Cuma

ERDEK'TE BİR BANK ÜZERİNDE





ERDEK’ TE BİR BANK ÜZERİNDE

 ’Biz bu şafak vaktinin neresindeyiz,
Öyle bir umut gibi gelip geçecek
Yalnızım yalnızsın, bize kim gülümseyecek’’ edip cansever

Yaz gecelerinin serinliği benzemiyor hiçbir şeye.  Biraz teninde ürperme hissediyorsun, yumuşacık, tenini yalayıp geçiyor usulcacık. Sanki sevgilinin nefesi ensende, ürpertiyor kalbini…

Gece yürüyorum bende Kurbağalı sahilinde, tekneler dizilmiş birer birer,  gökyüzünün yıldızları denize inmiş gibi. Salınarak göz kırpıyorlar sahildeki insanlara.

İnsanlar atmış kendini sokağa, evler sıcak besbelli, şezlonglar ellerinde, yayılmışlar sahile, bazılarında termosta çay,  bazılarında bira, gençler ise kumsalda, elinde gitar kıvırcık saçlı da, Akdeniz akşamlarını söylemiyorlar ama burada Akdeniz akşamları gitmez değil mi?

 Vay vay,  OLMASA MEKTUBUM’U söylüyorlar, yeni türküden. En sevdiklerimden. Biraz durup dinliyorum.
Olmasa mektubun, yazdıkların olmasa, …’’
Eskiden mektup yazardık değil mi? ‘’ Bizim buralarda havalar güzel, sizin oralar nasıl. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim ‘’Şimdi vatsap’ta ‘’OK.CNM.’’’ lı ruhsuz yazışmalarla mutlu muyuz acaba?

Deniz her zaman gündüzden daha temizdir buralarda geceleri. Taşları sayabilirsiniz bir bir. Balıklar da geziyor hala, uyur mu acaba balıklar?

Yaşasın boş bir bank. En büyük ve köklü icraatı Erdek belediyesinin. Kırık bankları yeniledi,  buna da şükür mü demeli ki?

Omé sigaramı yakıcam bir tane, hiç kızmayın, iyi gider burada.

Tam üfleyecektim ki bütün içimdeki dertler ve sıkıntılarla birlikte dışarıya, yaşlı bir teyzecik gelip oturmaz mı yanıma.
’Çok mu dertlisin kızım, derdini alacak mı bu sigara’’ demez mi, bir de bana.

Nasıl anlatırım şimdi ona, aradı bir içiyorum, falan filan diye.
Demedim, mazeret öne sürmedim. ‘’İçiyorum işte, bu manzara, bu koy, bu teknelerin ışıkları içirtiyor bana.’’

’eşimde içti, içti, sevindi içti, dertlendi içti, işsiz kaldı içti, beni dövdü, sonra dövdüğü için üzüldü yine içti, ben terk edemedim ama sonunda ciğerleri de onu terk etti’’
bir tutam nefese muhtaç gitti öbür dünyaya’’ demez mi?

Haydiii…

Dumanı hep dışarıya üfleyen ben, derin bir nefes aldım, ciğerlerimi patlatana kadar,
Sonra da hemen attım yere sigarayı, ezdim de ezdim.

’Tamam, teyzeciğim, sen üzülme, bak içmiyorum işte’’ dedim

Birden dalıp gitti

’Ama oğlum da çok içiyor ne yazık ki ’’
‘‘ Ama ne yapsın ki dört duvar arasında, hapiste kendisi, 1 yıl oldu’’ demez mi?

Ne deşmek istiyorum yaralarını, ne de ilgisiz kalmak yaralarına. Yine bilemeyenlerdenim ne yapacağımı.

En iyisi kendi haline bırakmak, anlatacak besbelli,

’karısının isteklerini  bir türlü karşılayamadı. Çok dedim, ‘’oğlum başını derde sokar bu kadın’’ ,diye ama ‘’kıskanıyormuşum’’öyle  dedi hep oğluma. ‘’Çalıştığı yeri soymuş ‘’dediler, para yetiştirebilsin karısına diye. Oğlum hapise girince, karısı da terk etti tabi ki onu, 2 çocuğu da bana kaldı. Ne yapacağım acaba bu halimle, iki çocukla, biri de özürlü’’ de deyiverince baktım ki hikâye uzun hem de çok uzun ve belli ki ben olmasam yanında kendi kendiyle konuşacak. Erdek sahillerinde ki  birçok yaşlı gibi.

Uzattım ona da bir Omé, baktı yüzüme, 
YAKTIK BİRER tane, üfledik beraberce dumanını denize…



 BİLMEZLER, yalnız yaşamayanlar
 Nasıl korku verir yalnızlık insana
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
  Nasıl koşar aynalara,
    Bir cana hasret ,
  Bilmezler.
                    O.V.K




                                                     07.07.2018






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder