OKULLAR AÇILIYORKEN- 4-
DİPSİZ KUYU : EĞİTİM
Bir ülkede
eğitim sistemi düzelmedikçe gelişmekten, kalkınmaktan ve de toplumsal huzurdan
bahsetmek mümkün değildir.
İdeolojik eğitime HAYIR,
Bütçeden en
çok pay savunmaya değil, Milli Eğitim’e,
Dedikten sonra…
MÜFREDAT
karşımıza çıkıyor. Müfredat öğretmenlerin dillerinden düşürmediği bir
kelimedir. ‘’müfredat’ı yetiştiremedim’’ ‘’ müfredat ta yok’’ ‘’müfredat çok
ağır ‘’gibi. Nitelikli bir öğretmen müfredat’ı nasıl uygulayacağını bilir,
üzerinde çok duracağı, ya da çocuğun işine yaramayacağı konuları da bilir,
konuyu nasıl vereceği öğretmenin elindedir. O müfredat yetişir, gerekirse
hafifletilir, gerekirse de eklemeler yapılabilir.( tecrübe yani J)
Milli Eğitim
de uygulanan müfredat’ın amacı nedir, aslında önemli olan budur. Erdemli,
vasıflı, gelişmiş ülkelerdeki yaşıtları ile aynı düzeyde donanıma sahip
öğrenciler yetiştirmeye yönelik müfredat mı?
Ya da günü
kurtarmayı öğrenen, projelerini ailesine yaptıran ( ve bu projeye öğrencinin
yapmadığını bile bile değerlendirmeye alan öğretmenleri şu an geçiyoruz.),
araştırmayan, vasıfsız, ezbere
yönlendirilmiş öğrenciler yetiştirmeye yarayan bir müfredat mı?
Özgürce
tartışmaya açık, öğretmeni veya otoriteyi
sorgulayabilen, dünyadaki gelişmeleri takip edebilen, haklarının peşinde koşan,
cinsiyet eşitliğini öğreten, çevreye saygıyı uygulatan, din ve vicdan
hürriyetine sahip öğrenciler yetiştirmeye yarayan bir müfredat mı,
Örneğin Fatih
Projesi. MEB, 2010 yılında başlattığı proje için, harcanan milyarlarca lira ve birçok
alım ve ihalenin sonunda dağıtılan 1 milyon küsur tabletin ardından uygulamayı
değiştirme kararı aldı. Tablet yerine klavyeli bilgisayar’ a geçilmesi uygun görüldü.
Tekrar rant kapıları ardına kadar açıldı, kimlere yarayacak acaba bu değişim?
Salman Kahn,
DÜNYA OKULU kitabında, ülkemizdeki akıllı tahta uygulamasını da çok güzel
özetlemiş:
‘’
Teknolojiyi değiştirip öğrenme tekniklerinizi aynı tutarsanız, kötü uygulamaya
iyi para harcıyorsunuz demektir ‘’
EŞİT
ŞARTLARDA EĞİTİM: Bir devlet
vatandaşının eğitim hakkını ekonomik durumunu ölçü almadan eşit şartlarda
sunmakla yükümlüdür.
Eğitimde eşitlik,
vatandaşın kendi gelişimi doğrultusunda erişilmesi gereken, kapasitelerini geliştirdikleri, ücretsiz bir kamu hizmeti olarak alabildikleri bir durumdur. Eğitim
sadece bir şans ve fırsat olarak sunuluyorsa eğitimde eşitlikten bahsedilemez.
Fırsat sadece öğrencinin önünün kesilmemesi olabilir. Ama diğer alanlardaki
eşitsizlikler çoğaldıysa eğitimde de eşitlikten bahsetmek mümkün değildir.
Ülkedeki
gelir dağılımındaki dengesizlik varsa ve açlık sınırı altında yaşayanlar
çoğalıyorsa, ulaşım, sağlık ve eğitim hizmetleri pahalanıyorsa teşvik etseniz
bile eşitlik sağlanamayacaktır.
Kısaca
halkın tüm temel ihtiyaçlarında eşitsizlik varsa EĞİTİM’ DE EŞİT olamayacaktır.
Eğitim Sen’in
2017-2018 yılında hazırladığı rapora göre, 4+4+4 sisteminden sonra özel okul
sayısı 10 kat, özel okula giden öğrenci sayısı tam 12 kat artmıştır. Özel okulların devlet okullarına oranı % 20’
ye dayanmıştır.
Eğitimde ticarileşmenin
sosyal adalet sistemi altında bir eşitlik getirmeyeceği, ancak fırsatçılık
eşitliği sunabileceği açık ve nettir.
İMAM HATİP
OKULLARI: İmam Hatip okullarının geliştirildiği 2012 yılından bu yana toplam
imam hatipli sayısı artarak 1 milyon300 bine varmıştır. Okul sayıları 4 bini
geçmiştir. Hükümet bütçesi ve yatırımlarına bakıldığında 2018 ‘ de İ.H.L bütçesi
2 kat artırılmıştır, diğer liselere kıyasla. 645 BİN İMAM HATİPLİ, tüm liselilerin % 11 ini oluşturduğundan bütçenin
% 23’ünü alarak, 2 kat fazla paya sahip olacaktır.
Sadece
ticarileşme değil, din eğitimine ayrıcalık ve önem verilmesi de eşitsizlik
olarak karşımıza çıkmaktadır.
…
Gerçekten de
dipsiz bir kuyuya düşmek gibi eğitimin içine girmek. Çıkmaya çalıştıkça
debeleniyorsunuz ve daha çok dibe doğru çekiliyorsunuz. O tuğladan o tuğlaya
atlıyorsunuz, hangisi yukarı çeker, hangisi
eğitimi kurtarır gibi, aile, devlet, müfredat,
öğretmen, teknoloji, ekonomi, okul öncesi, hangisi, hangisi? Ama yine
batıyorsunuz.
78 bakan, eğitimden
ne anlıyordu, hepsinin farklı farklı düşünceleri vardı, sayelerinde yüzlerce sistem
değişikliği yaşandı.
Yüzlerce sınav sistemi, soru değişiklikleri yaşadı bu
ülkede öğrenciler , öğretmenler ve aileler.
Herkes iktidarına uygun davranmaya çalıştı,
vasıflı değil, biat eden vatandaş, makbul vatandaş istedi.
Bireye
değil, müritlere ihtiyaç vardı bizim ülkemizde.
Başarıya
ulaşıldı galiba, mürit sayısına bakılırsa.
Özet ile ne desek ki:
EĞİTİM SİYASET ÜSTÜ OLMADIKÇA BAŞARIYA
ULAŞILAMAYACAKTIR.
ZİHNİYET
DEĞİŞMEDİKÇE EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ HATALAR DEĞİŞMEYECEK, EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ HATALAR
DÜZELTİLMEDİKÇE ZİHNİYET DEĞİŞMEYECEKTİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder