2017' YE VEDA, KARIŞIK DUYGULARLA...
Yarın farklıdır bugünden,
Adı değişir hiç olmazsa.
Kara bir suyu
Geçiyoruz şimdilerde basaraktan yosunlu taşlara.
Sen bu günden yarına,
Birazcık umut sakla.
M.Altınok
Nasıl da travmatik girmişiz, umutlarla bakmak istediğimiz yeni bir yıla,
Nasıl da korku içinde girmişiz, güzellikler getireceğine
inandığımız 2017 yılına.
Hepimiz artık mutlu olacaktık, hepimiz artık daha çok kendimiz
için yaşayacaktık, hepimiz daha çok sevdiklerimize zaman ayıracak, daha çok
insanlara yardım edecek, daha çok çalışacak, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek
inşa edecektik. Daha çok, daha çok, daha çok.
Tam bunları düşünürken, tutuğumuz günlüğün sayfalarına umut
sözcükleri yazarken, bombalar girivermiş yine hayatımıza, daha çıkmamışken
hayatımızdan, bir önceki yıldan.
1 Ocak'ta ,yeni bir yıla henüz girmişken, bütün umutların pembe olduğu bir gün de, tam da Türkiye’nin kalbinden, güzel İstanbul’un ciğerinden girivermiş hayatımıza, saçılan bedenler. 2 el bombası, 6 şarjör, 180 mermi ile. Ortaköy Reina’dan sıçramış kan damlaları günlüklerimize, umut, mutluluk sözcüklerinin üzerine.
1 Ocak'ta ,yeni bir yıla henüz girmişken, bütün umutların pembe olduğu bir gün de, tam da Türkiye’nin kalbinden, güzel İstanbul’un ciğerinden girivermiş hayatımıza, saçılan bedenler. 2 el bombası, 6 şarjör, 180 mermi ile. Ortaköy Reina’dan sıçramış kan damlaları günlüklerimize, umut, mutluluk sözcüklerinin üzerine.
Bu şekilde yeni bir yıla adım atan bir ülkenin evlatlarından
sağlıklı bakış açıları, realist düşünceler, mantıklı kararlar, doğru seçimler
beklenebilir miydi ki?
Travmatik olayların üzerlerindeki baskıyı analiz etmelerine
fırsat vermeyen, istikrar istikrar diye bağıran devlet büyüklerinin
çığlıklarından başka bir şey duymayan bir ülkenin evlatları, istikrardan başka
ne isteyebilirdi ki, bombalar kucağında patlarken?
Bol güneşli, sımsıcak günlerin, yüz binlerce yıldızın göz
kırpacağı aydınlık gecelerin beklendiği yeni bir yılda,
7 Şubat''ta KHK ile 330 akademisyenin görevine son verildi.
25 şubat'ta barış bildirisine imza attığı için görevine son verilen akademisyen M. Fatih Traş adlı akademisyen intihar eti.
28 şubat'ta Fetö davasından sorgulanan Ordu ün .diş hekimliği fak.yardımcı doçent M.Sadık Akdağ intihar etti.
145 gazeteci ve medya çalışanı hala tutuklu bulunuyor ve güneşi ve de yüz binlerce yıldızı göremiyorlardı dört duvar arasında, hepsi de terörist ti, halkın hayır,hayır diye bağıran % 49 ‘u gibi.
7 Şubat''ta KHK ile 330 akademisyenin görevine son verildi.
25 şubat'ta barış bildirisine imza attığı için görevine son verilen akademisyen M. Fatih Traş adlı akademisyen intihar eti.
28 şubat'ta Fetö davasından sorgulanan Ordu ün .diş hekimliği fak.yardımcı doçent M.Sadık Akdağ intihar etti.
145 gazeteci ve medya çalışanı hala tutuklu bulunuyor ve güneşi ve de yüz binlerce yıldızı göremiyorlardı dört duvar arasında, hepsi de terörist ti, halkın hayır,hayır diye bağıran % 49 ‘u gibi.
154 bin 694 kişi hakkında işlem yapılmış, 50 bin 136 kişi tutuklanmıştı,
belki de hiçbiri fetö terör örgütü reisi ile fotoğraf çektiremeden, zira çok
fotoğraf görmüştük biz bu sırada, elele,
kolkola, sağda, solda...
Açlık grevi yapan genç insanlar görülüyordu, Ankara’nın,
bize güzel günler ve demokrasi vaat eden devlet büyüklerimizin gözü önünde.
9 Mart'ta '' işimi geri istiyorum '' diyen iki eğitimci açlık grevine başladılar.
16 nisan 'da parlementer sistemi ,başkanlık sistemine çevirmek için referandum yapıldı.%51 evet, %49 hayır OY ORANI şaibeli bulunup, mühürsüz oy pusulaları gündeme damga vurdu.
9 Mart'ta '' işimi geri istiyorum '' diyen iki eğitimci açlık grevine başladılar.
16 nisan 'da parlementer sistemi ,başkanlık sistemine çevirmek için referandum yapıldı.%51 evet, %49 hayır OY ORANI şaibeli bulunup, mühürsüz oy pusulaları gündeme damga vurdu.
%10 ile meclise gönderilen, 80 bin vatandaşın oyunu temsil
eden bir parti lideri hala tutuklu bulunmaktaydı,öyküler yazmaktaydı hücresinde vatandaşlarına,
Sımsıcak güneşin hissedilmediği duvarların arasında.
15 haziran'da ülkenin muhalefet lideri bile elinde pankart yola çıkmıştı adaleti aramak üzere,
15 haziran'da ülkenin muhalefet lideri bile elinde pankart yola çıkmıştı adaleti aramak üzere,
Güvenli günlerin, çocuklarımızı emanet edeceğimiz bir geleceğin
hayalinin kurulduğu yeni bir yılda, ülkenin her bir yanından,
Mayıs'ta, Haziran'da, Eylül'de,Aralık'ta, yılın her ayında,
Mayıs'ta, Haziran'da, Eylül'de,Aralık'ta, yılın her ayında,
Dikili’den, Osmaniye’den, Elazığ’dan, Sincan’dan,45 çocuğa
taciz davası ile ENSAR VAKIFLARINDAN, Süleymancıların yurtlarından, Kur’an
Kurslarından, Giresun Erkek yatılı Hafızlık Kurslarından,
TACİZ olayları geliyordu manşet manşet gözümüzün önüne. Hiç
duymadığımız kadar, hiç tahayyül bile edemeyeceğimiz oranda, minik bedenlere el
uzatılıyordu.
Bombalarla travmatik günlere yol alan büyükler, travmatik
bedenlerin oluşmasına göz yumuyorlardı sanki. Bir türlü sonu gelmiyordu,
bitmiyordu çocuklarımıza uzanan eller. Denetlenemiyordu, önü kesilemiyordu?
Neredeydi anneler, babalar? Neredeydi bu yurtları açanlar, neredeydi denetleyen
mekanizmalar?
Bir söz ile değişen sınav sistemleri,19eylül'de cumhurbaşkanının bir sözü ile kaldırılan teog , eğitim müfredatlarının
içeriklerinin değişmesi, dini değerlere dayalı eğitime yol açılması, bilimden
uzaklaşılması,
18 temmuz' da cihat kavramı resmen müfredat'a girmiş , 14 ocak'ta ise EVRİM teorisi müfredattan çıkarılmıştı.
2017 'nin ilk on ayında öldürülen kadın sayısı 339 idi.
18 temmuz' da cihat kavramı resmen müfredat'a girmiş , 14 ocak'ta ise EVRİM teorisi müfredattan çıkarılmıştı.
2017 'nin ilk on ayında öldürülen kadın sayısı 339 idi.
24 aralık' ta Son çıkarılan KHK’ lar ile
sivil güçlere, milis kuvvetlere cezasızlık getirilmesi gibi korkutucu sonuçlara
yol açabilecek kararlar,
15 Aralık'ta , Devlet adamlarının birbirine sarf ettiği seviyesiz sözler,
meclisi mahalle kahvelerinden beter hale
getirmeleri,Mankafa, sen bittin sözleri…
29 Kasım'da Türkiye'de rüşvet dağıttığını kabul eden, itirafları ile bildiğimiz konuları tekrar gündeme getiren Reza Zarrab davasının magazin programı gibi izlenmeye başlanması, 28 şubat 2014'te telefon kayıtlarında '' O... ile memura iş başında rüşvet verilir'' diyen Zarrab'ın ,ekonomi bakanı yani devletin memuru Çağlayan'a 50 MİLYON EURO rüşvet verdiğini itiraf etmesi
2017 yılında yaşadıklarımız bunlardı ve bu yaşananlar çok uzakta değil, yanı başımızda, sağımızda, solumuzda yaşanıyordu.
29 Kasım'da Türkiye'de rüşvet dağıttığını kabul eden, itirafları ile bildiğimiz konuları tekrar gündeme getiren Reza Zarrab davasının magazin programı gibi izlenmeye başlanması, 28 şubat 2014'te telefon kayıtlarında '' O... ile memura iş başında rüşvet verilir'' diyen Zarrab'ın ,ekonomi bakanı yani devletin memuru Çağlayan'a 50 MİLYON EURO rüşvet verdiğini itiraf etmesi
2017 yılında yaşadıklarımız bunlardı ve bu yaşananlar çok uzakta değil, yanı başımızda, sağımızda, solumuzda yaşanıyordu.
Yukarıdaki sergilenen tablo, yaşananların binde biri bile değildir,çekilen acıların, yaşanan hayal kırıklıklarının, dağılan yuvaların ne kadarını yansıtabiliriz ki bu satırlara.
Biz gelecekten korkmuyorduk aslında, tüm yaşananlara rağmen,
ama geleceklerinden korkanlardan korkuyorduk.
Gelecekten korkan, hep travmayla yaşatılan insanların, güzel sözlere, pinokyanınkilerden bile daha
çok söylenen, güzel ama yalan sözlere inanmalarından korkuyorduk.Çünkü ne kadar çok yalan söylenirse, aralarından doğruyu ayıklayabilmek o kadar zorlaşacaktı.
Yukarıda sergilenen tablo bizim eserimizdi, hepimizin, yalanlara inanan veya inanmayan.
Bizi bırakıp gidecek olan, 2017' nin ne suçu olabilirdi ki, bu yaşananlarda?
Yukarıda sergilenen tablo bizim eserimizdi, hepimizin, yalanlara inanan veya inanmayan.
Bizi bırakıp gidecek olan, 2017' nin ne suçu olabilirdi ki, bu yaşananlarda?
Kime ne yararı oldu ki bu yıl yaşadıklarımızın, bilemeyiz.
Pinokyo' dan bile daha çok yalan söyleyenler rahat uyuyor
mudur mesela, bilemeyiz.
Burnu uzaya uzaya , uzayın derinliklerinde kaybolmuş olanlar, yarattıkları
ülkeden gerçekten de memnun mudurlar, bilemeyiz.
Uzaklarda bir yerlerde minik bir adacık varmış ya, Man Adası, işte oradan gelen paracıklar yürekleri ısıtıyor mudur , gerçekten bilemeyiz,
Uzaklarda bir yerlerde minik bir adacık varmış ya, Man Adası, işte oradan gelen paracıklar yürekleri ısıtıyor mudur , gerçekten bilemeyiz,
Ya da kola takılan bir rüşvet nişanesi saat zamanı daha iyi
geçirmeyi sağlıyor mudur acaba, gerçekten, bunu da bilemeyiz,
Kim haklı, kim haksız, zaman gösterecektir,
en iyi bunu biliriz biz.
Kim haklı, kim haksız, zaman gösterecektir,
en iyi bunu biliriz biz.
Bütün imparatorluklar, bütün uygarlıklar bir gün devrini
tamamlamış, nice kahramanlar, nice peygamberler, nice krallar halklarına veda
etmiş,
en iyi bunu biliriz biz.
en iyi bunu biliriz biz.
2017 tarih olacak, geçmişimizde yer alacak,
Yeni umutlar ise 2018' de yeşerecek,
en iyi bunu biliriz biz.
en iyi bunu biliriz biz.
GECENİN ÇEKMECESİNDE
İnsanlar öldüler,hep öldüler,bir gün öldüler, anlaşılmaz!
Gecenin çekmecesinde unutuldular sonra
bir inci kolye gibi dağılmış boncukları.
Belki bir gün balkona çıkar
blok flütle çocuk şarkıları çalarım
''DOSTLUĞUN BİZ SEVGİSİYLE TOPLANIRIZ BURADA ''
Sizler, bizler, ne bileyim herkesler...
İnsanlar öldüler,hep öldüler,bir gün öldüler, anlaşılmaz!
Gecenin çekmecesinde unutuldular sonra
bir inci kolye gibi dağılmış boncukları.
Belki bir gün balkona çıkar
blok flütle çocuk şarkıları çalarım
''DOSTLUĞUN BİZ SEVGİSİYLE TOPLANIRIZ BURADA ''
Sizler, bizler, ne bileyim herkesler...
Didem Madak