7 Kasım 2020 Cumartesi

 



 

GECENİN BİR VAKTİNDE

 Alnımı sokağa bakan cama yaslıyorum. Burnumdan çıkan sıcak nefesim buğu oluşturuyor camda. Dışarısı iyice soğumuş anlaşılan. Ayaz bir Kasım yaklaşıyor adım adım. Oluşan buğuyu silmek için kaldırıyorum kolumu,  sonra bir şey dürtüyor elimi, bir ev konduruyorum cama, bacası ve tüten dumanı ile.  Hayatı konduruveriyorum birkaç çizgiyle cama. Sonra da günün katiline dalarak Turgut Uyar’ın ‘’Geyikli Gece ‘’şiirini okuyorum.

 ''Hiçbir şey umurumda değil diyorum

 Aşktan ve umuttan başka

 Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı

 Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.''

 Kara Gecenin karanlığına bakıyorum şehrin ortasında geyikli geceyi arıyorum.   Yıldız bile yok gökyüzünde. Ne var sanki birkaç tanecik olsaydı da karanlıkta kaybolanlara buldursaydı kaybettiği yolunu. Ay' da karalara bürünmüş, ne bileyim belki de dertli dertli kafa çekiyor bir kuytuda. Bir bulutun ardında kim bilir, belki de bir sevgilinin koynunda.

Sadece bir sokak lambası karşıda, tek başına, ayakta hala. Hayat boyu nöbetçi atanmış mahalleye. Ben de karşısında gece kafasına düşünceler üşüşenlerin temsilcisi.  Bu güne kadar yazılmış bütün gece yarısı şarkıları, şiirleri  aklımda.  Bir dize aydınlık ise lambanın etrafında.   Bunun farkında sanırım o da, arada bir titretiyor ışıklarını. Arada göz kırpıyor karanlığa, yoksa bana mı? 

 Ben de karanlığa göz kırpıyorum ondan cesaret alarak sesleniyorum,  Ey, kulakları sağır, gözleri kör gece, biliyorum bütün sırlar, gizli sevdalar, hüzünler sende saklı,  diş ağrıları sende,  gözyaşları, doğum sancıları. Ama hükmün kaç saat sürecek ki, diyorum ona. Korkutamazsın beni karanlığınla. Az kaldı. Sancılı olsa da, uyku mahmuru kuşların el çırpacak biraz sonra çığlık çığlığa,  kan revan için de kalsa da gün doğacak yarın şafakta. Kıpkırmızı olacak her yer önce savaş meydanı gibi. Ama sonra aydınlık kucaklayacak dünyayı.  Karanlıktan korkup yorganın altına saklananlar çıkaracaklar başlarını rahat bir nefes alacaklar oh diye.

 Yarın, yarın, ah yarın. Seviyorum seni. Seviyorum aydınlığını.

'' Sabahın karşısında konuşmak ne zor

 İncecik kül gibi kalıyorsun

 Dağ susmaya giden yolu biliyor

 Sen bilmiyorsun

 Taş yarılıyor bir çiçek için yol veriyor

 Kısacık konuşuyor çiçek ''Dünya '' diyor. '' Birhan Keskin


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder