GECENİN BİR VAKTİNDE
Alnımı sokağa bakan cama yaslıyorum. Burnumdan çıkan sıcak
nefesim buğu oluşturuyor camda. Dışarısı iyice soğumuş anlaşılan. Ayaz bir
Kasım yaklaşıyor adım adım. Oluşan buğuyu silmek için kaldırıyorum kolumu, sonra bir şey dürtüyor elimi, bir ev konduruyorum
cama, bacası ve tüten dumanı ile. Hayatı
konduruveriyorum birkaç çizgiyle cama. Sonra da günün katiline dalarak Turgut
Uyar’ın ‘’Geyikli Gece ‘’şiirini okuyorum.
''Hiçbir şey umurumda değil diyorum
Aşktan ve umuttan başka
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.''
Kara Gecenin karanlığına bakıyorum şehrin ortasında geyikli
geceyi arıyorum. Yıldız bile yok
gökyüzünde. Ne var sanki birkaç tanecik olsaydı da karanlıkta kaybolanlara
buldursaydı kaybettiği yolunu. Ay' da karalara bürünmüş, ne bileyim belki de
dertli dertli kafa çekiyor bir kuytuda. Bir bulutun ardında kim bilir, belki de
bir sevgilinin koynunda.
Sadece bir sokak lambası karşıda, tek başına, ayakta hala.
Hayat boyu nöbetçi atanmış mahalleye. Ben de karşısında gece kafasına
düşünceler üşüşenlerin temsilcisi. Bu
güne kadar yazılmış bütün gece yarısı şarkıları, şiirleri aklımda. Bir dize aydınlık ise lambanın etrafında. Bunun farkında sanırım o da, arada bir
titretiyor ışıklarını. Arada göz kırpıyor
karanlığa, yoksa bana mı?
Ben de karanlığa göz kırpıyorum ondan cesaret alarak
sesleniyorum, Ey, kulakları sağır, gözleri kör gece, biliyorum bütün sırlar, gizli sevdalar, hüzünler sende saklı, diş ağrıları sende, gözyaşları, doğum sancıları. Ama hükmün kaç
saat sürecek ki, diyorum ona. Korkutamazsın beni karanlığınla. Az kaldı.
Sancılı olsa da, uyku mahmuru kuşların el çırpacak biraz sonra çığlık
çığlığa, kan revan için de kalsa da gün
doğacak yarın şafakta. Kıpkırmızı olacak her yer önce savaş meydanı gibi. Ama
sonra aydınlık kucaklayacak dünyayı. Karanlıktan korkup yorganın altına saklananlar
çıkaracaklar başlarını rahat bir nefes alacaklar oh diye.
Yarın, yarın, ah yarın. Seviyorum seni. Seviyorum
aydınlığını.
'' Sabahın karşısında konuşmak ne zor
İncecik kül gibi kalıyorsun
Dağ susmaya giden yolu biliyor
Sen bilmiyorsun
Taş yarılıyor bir çiçek için yol veriyor
Kısacık konuşuyor çiçek ''Dünya '' diyor. '' Birhan Keskin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder