GÜNAYDIN SEVGİLİ PAZAR OKUYUCULARIM. Tatsız ve de tuzsuz değil mi ağız tadımız. Ne zaman saçma sapan bir şeyler yazayım desem, şöyle güldüren tebessüm ettiren diye karar versem olmuyor, mavi ay izin vermiyor, ya da yükselen merkür ya da bacaya konan uğursuz baykuş. ( zavallı Baykuş) Geçen gün bir haber okudum. Japon bir adam ağlama dersleri veriyormuş. Şu ana kadar 50.000 kişiye ağlamayı öğretmiş. Vayy. Ama bu adam Türkiye'de olsaydı kesin aç kalırdı. Ağlamanın her türlüsü bilinir bu ülkede.Hatta en iyi bildiğimiz şeydir diye de ekleyebiliriz. Yine ağladık İzmir'e, enkaz altında kalan insanlarımıza. Ne diyeyim ki acı bir çay mı içsek, acı bir kahve de olur belki de.
Kimse zorlamadı , işin doğrusu kimse de yazmamı istemedi , görev aşkı da değil bu . Kendiliğnden gerçekleşen bir yazma , sonra da her nedense birileri ile paylaşma isteği .Dökülen kelimeler, çok konuşan bir başka ben....Sonsuz bir deryada ,bir şeyler karalayan binlerce kişiden biri ....İşte sadece bu .
31 Ekim 2020 Cumartesi
ÇATLAKLARIMIZ
Dün akşamı ve bugünü ekran başında geçirdi Türkiye’m. Nefeslerini tuttu tüm insanlar, zarar vermeyelim enkaz altındakilere diye, yardımcı oldular o yüce gnüllü kurtarma ekiplerine. Kolonların altında kalmış bu ülkenin kara yazılı insanlarının, gencecik İnci’nin, Buse’nin kurtulmasını izlediler. O izleyenler herkesti. Dindardı, solcuydu, gençti, çocuktu, dedeydi, işçiydi, doktordu. Herkesti. Ve hepsinin gözyaşları aktı yol yol oldu İzmir’ e doğru yüzlerinde.
Lakin gözleri fal taşı gibi açılmışken, bir taraftan da kulaklarını tıkamak zorunda kaldılar.
‘’ Deprem kıyametin alıştırmasıdır’’ diyen, hala böyle bir ortamda halkın dini duygularını kullanmayı hak sanan bir Diyanet Başkanı’na
‘’ Japonya’da deprem olunca insanlar sırtüstü yatıyorlar da bu ülkede niye insanlar ölüyor’’ diyen Çevre ve Şehircilik Bakanına( Özhaseki 2017 )
Deprem Vergilerini soranlara ‘’ biz hesap vermeyiz ‘’ diyen en en baştakine…
Bir kolonun altında ‘’siz köpeği yollayın, ben kedi taklidi yaparım ‘’ diyen Buse’ den utanmadan bu sözleri söylediler çatlak sesler.
Çatlak sesler
Çatlak duvarlar
Çatlak binalar
Çatlak kaldırımlar
Birkaç gün sonra bu çatlakların üzerini üstün körü sıvalarla kapatıp kaldığı yerden yaşamayadevam edecek insanlar. Şehirler daha birkaç gün önce toz duman olmamış gibi açan güneşle gülümseyip sahte cennetler yaratacak gözümüzde.
Ya çatlak ruhlarımız ne olacak ama? Ruhlarımızı sıvamaya bir avuç çimento, bir avuç alçı yetecek mi? Çatlak düşlerimizi, kırık kalplerimizi bir parça badana kapatacak mı? Bir sonraki sarsıntıya kadar bunlar bizi idare eder mi diyeceğiz yine?
Göçen bir madende
Çöken bir binada
Yakılan bir otelde
Meydanda patlayan bir bombada
Sokakta öldürülen bir kadında
Taciz edilen bir çocukta,
Çatlayan ruhlarımızı nasıl tamir edeceğiz acaba?
……………………………………………………….
Yüzünün kavruk engebesinde,
Bir çatlak durmadan ilerler
Kırık çizgileriyle.
Bir yerden uzaklaştıkça,
Yaklaştıkça bir başka yere. Metin Altıok
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder