25 Mayıs 2019 Cumartesi

MAVİ MASA





MAVİ MASA 

Motoru çalıştırdı ,pat, pat ,pat sesi yankılandı sessizlikte, masmavi denizde. Tek başına açıldı derinliklere. O ekmeğinin peşindeydi, evdeki 3 boğazın nafakasının peşinde.

Yalnız başına değildi ama o, nafakasının peşinde koşan.
Bir karabatak ağzında  balık, atıp tutuyordu havaya, tadını çıkartıyordu avının, kıyamıyordu sanki  midesine göndermeye, yutarsa bitecekti bu zevkli an,





Küçük bir serçe de benden umutlanmıştı, geldi yer yer boyaları dökülmüş mavi tahta  masama, kahvaltını benimle bölüşsene der gibiydi, bir türlü yakalayamadığım o ürkek bakışlarıyla…


Poşet sesini duyan sarı sarman, belli ki mesken tutmuş buraları, yakında obezite tanısı konabilir kendisine. Yaklaştı ayaklarımın dibine, bir an cesaretlenip daldırıverdi kafasını poşetin içine…


Bir iki karınca mavi masanın üzerinde, biz insanoğlu için çok küçük, onlar içinse dev  kırıntılar taşıyorlardı yuvalarına, ahh, kış onlara da gelecekti. Unutuvermiştim, oysa onlar da bu dünyada yaşıyorlar ve karınlarını doyurmaya çalışıyorlardı.

Ortak bir noktaları vardı hepsinin nefes almaları dışında, hepsi korkuyordu benden. Ürke ürke yaklaşmışlardı yanıma. Önce uzaktan kollayarak, gözleyerek anlamaya çalıştılar tavrımı. Hissettiler zararsız olduğumu, sonra ürkek adımlarla yaklaştılar masama.

Neden korkuyorlardı ki?

O kadar korkunç muydum gerçekten, o kadar vahşi mi? Üzüldüm çıkardım aynamı, baktım suratıma, ben de sevmedim gördüğüm manzarayı, bütün insanlık aynamdaydı.




Hepsinde bir kibir, bir gurur, bir tepeden bakış, ben de korktum aynada gördüklerimden.
Anlam veremediğim sahte bir gülümseme vardı  insanların soluk benizlerinde, gergin ve tedirgin yüzlerinde,

O kadar sahiplenmiş ki  dünyayı,  o kadar beğenmiş ki  kendini.
O kadar da korkutmuş ki  bizden olmayanı…
Oksijen sadece bize mi,  güneş ışınları sadece bizim için mi, hiç düşünmemiş bile.
Yağmur hepimizi ıslatmıyor mu, kar taneleri hepimizi üşütmüyor mu, aklına  bile gelmemiş,
Hele ki topraklar, hele ki topraklar. İnsanoğlu dışındakiler  daha anlayışlı olmuş bu konuda.  Sınır çekmemişler topraklara, oysa  insanlar  kendi kardeşine bile çizmiş kırmızı çizgiyi.

Ahh, ne kibir, ahh ne gurur,

Dünya benim, evren benim, benim, benim, ben, ben...
                                                                                                   22.mayıs.2019. hayal çay bahçesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder