HAYALLE KARIŞIK
BAYRAMLAR
Karşı kıyıda her şey mükemmel görünüyordu.
Kadınlar birkaç gün önceden evlerini temizlemeye
başlamışlardı. Camlar siliniyor, çamaşırlar yıkanıyordu. Sonra da etrafa mis
gibi sabun kokusu yayarak balkonlara asılıyorlardı. En titiz kadınlar resmi
törenden geçecek gibi çamaşırları bile boy sırasına sokup, küçükten büyüğe ya da renkli den renksize
doğru asıyorlardı.
Alışverişler yapılıyor, mahalle bakkallarında veresiye
defterleri gittikçe kabarıyordu. Kâğıtlı şekerler alınıyordu ya da bir kutu
fıstıklı ya da güllü lokum.
Çocuklara ille de bayramlık. Almazsan olmaz, boynu bükük
kalır sonra.
Boynu bükük olarak bayramı karşılayanlar olmaz mı hiç?
Bazıları hiç istemiyor sanki bayramın gelmesini karşı kıyıda. Çocuğuna
bayramlık alamayanlar mesela ya da bayramda elini öpecek bir büyüğü olmayanlar…
Ama sonra bakıyorum ki, bir el uzatılmış o bayramlığı olmayan çocuklara da.
Mahalleli kıyamamış, biraya gelmiş ve Onlara da alınmış en güzel kıyafetler,
kızlara rugan ayakkabılar, erkeklere spor.
Yalnız başına olanların kapısı ilk önce çalınıyor özellikle,
beraber eski günler yâd ediliyor. Bayramın ilk kahvesi içiliyor beraberce. Bir
dilim baklava geliyor yanında, bir bardak su ile.
Çocuklar korkmadan ya da açacaklar mı diye hiç düşünmeden
zillerini çalıyorlar evlerin. Kapılar birer birer açılıyor, içeriden sevgi sözcükleri
dökülüyor sokaklara. Harçlık veriliyor küçüğüne de büyüğüne de. Lunaparkta
eğlensinler bugün diye.
Bizim kıyı ise çok sessiz.
Terk edip gitmiş insanlar, bayramın gelmesini bekleyemeden.
Evinde olanlar ise indirmişler gri perdelerini.
Anneler çocuklarını sokağa çıkarmıyor bayramda bile.
Korkuyorlar birbirlerinden komşular, hatta akrabalar. Çocuklarına zarar gelecek
diye, kimseye güvenemiyorlar. Çocuklar bilmiyor bayramın anlamını, o kâğıtlı
şekerin tadını, harçlığın değerini, öğrenemiyorlar.
Ben karşı kıyıyı izliyorum günlerdir. Onların bayram hazırlıklarını ve bayram
kutlamalarını gördükçe bu kıyıyı terk edip karşıya geçmek istiyorum.
Sandalcıya gidiyorum, beni karşıya geçir diye. Kolay değil, çok para isterim, diyor
bana. Ceplerimi karıştırıyorum, hiç param yok, ne yazık ki.
Kulağımdaki küpeler aklıma geliyor. Çıkarıyorum onları
kulağımdan. Karısına götürmesi için veriyorum onları sandalcıya.
Doya doya bir
bayram yaşamak için geçiyorum karşı kıyıya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder