7 Mayıs 2019 Salı

BİZE HEP BAHAR






BİZE HEP BAHAR 

6 Mayıs’ı 7 ye bağlayan alelade bir gece bu gece. Gökyüzünde yeni ay var. Ama sanki dolunay çıkmış gibi ortalık, arka planda gizli gizli almış yeryüzünü etkisine. Bu gece geçişler yaşıyor sanki mevsimler, kırılmalar yaşıyor düşüncelerinde insanlar.

Sanal âlemde bu aralar insanlar hep aynı fotoğrafları görüyor. 24 Nisan1972’de TBMM’ de alınan bir karar bu gün bile, tam 47 yıl sonra canlarını acıtıyor insanların. Demirel var fotoğraflarda. Bu güzel ülkede tam 40 yıla yakın bir zaman siyaset yapmış, verdiği kararlarla ülkeyi ve geleceği şekillendirmiş bir siyasetçi. Her zamanki haliyle alaycı tavrıyla gülümsüyor objektiflere, bir eli havada. 3 genç delikanlının ölümüne karar veriyorlar. Hiç kimseyi öldürmemiş 3 Fidan’ın asılmasına EVET diyorlar. Çünkü korkuyorlar, biliyorlar ki o 3 fidan ve onun gibileri yok edilmezse, kendileri yok olacak,  zihniyetlerini ekemeyecekler bu topraklara.



450 TBMM üyesinin 273’ü EVET, 48’i RED oy veriyor. 118 korkak üye de oylamaya katılmıyor.( 218 AP’li, 28 CHP’li Kabul verirken, 48 ret oyun 47’si CHP ‘den geliyor)
İdamları dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından onaylanıyor. Başbakan ise Nihat Erim.

Ve de 6 Mayıs tarihin de saat 5.30 da idam ediliyor, 3 arkadaş birlikte. Bu yazının yazıldığı saatlerde. . Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve Deniz Gezmiş. Babasına ‘’ oğlun ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir’’ diyerek gidiyor Deniz Gezmiş ölüme.

Bu gün o medyada elleri havada ölümlere evet diyenleri kimse tanımamaktadır yok olup gitmişlerdir. Demirel’de dâhildir buna. Kimse hatırlamaz, yâd etmez onları birkaç devlet formalitesi dışında.
Deniz ve Hüseyin ve Yusuf ise bugünün gençlerinin dahi kalbinde yerini almış, beyninde kabul görmüştür ve birçok yeni doğan çocuğa isim olmuştur. Posterleri duvarlarda, parkalı deniz şarkılardadır. Devleti soyanlara, ülkeyi emperyalizme teslim edenlere, kaynakları peşkeş çekenlere Hayır demişlerdir çünkü.

Bu gün de başka  bir fotoğraf var meydanlarda. 11 kişi, dizilmiş yanyana.11 YSK üyesi. Karar vermişler, İstanbul Seçimlerinin iptaline. Çıkıp canlı yayında bile açıklayamamışlar. ‘’Delil yoksa da iptal edilmelidir’’ ya da  ’ Hiçbir şey olmasa bile, kesin bir şey olmuştur’’ gibi tarihe leke olarak kalacak sözlere karşı çıkamamışlar ve de 30 Nisan seçimlerinin tekrarına karar vermişlerdir.


Hangi hukuk kuralına istinaden iptal edilmiştir diye soranlara, AKP hukuku cevabı verilebilir ancak, ya da ‘’hiçbir şey yasa dışı değildi. Çünkü yasa yoktu artık’’ diyen Orwell verebilir bu cevabı bize. Örneğin Cumhurbaşkanlığı gibi dün iptal olmayan seçimler, bu gün delilsiz nedensiz iptal olabilmektedir. Ya da aynı sandıktaki, aynı zarflardaki oylardan meclis üyeleri, muhtarlıklar ve ilçe belediye başkanlıkları iptal olmayıp sadece Büyük Şehir başkanlığı iptal olması hangi gerekçeyle olabilir, kimse cevap verememektedir.

Bu gün yapılan aslında dün yapılanın aynısıdır.

7 Haziran’dan 1 Kasım’a giden yolculuk da tam bir demokratik darbe idi geçmişte de.1.sandık darbesi

Şöyle bir sıralasak yaşananlardan bir kesiti, uzasa da biraz yazı, affınıza sığınarak…
Önce sonuç alınamayan partiler arası görüşmeler, 20 Temmuz’da Suruç patlaması, 32 kişinin ölümü, 22 Temmuz’da 2 polisin ölümü, 24 Temmuz da PKK, ydg/h, işid’e hava destekli operasyonlar, 26 Temmuz 31 ilde 850 kişi gözaltında, 28 Temmuz İstanbul’ da hdp binalarına saldırılar, 29 Temmuz’da Şırnak’ta kara ve hava harekâtları, 30 Temmuz’da DEMİRTAŞ ‘’ TSK VE PKK, ELİNİZİ TETİKTEN ÇEKİN’’ açıklaması,  , 17 ağustos, Lice, Varto sakağa çıkma yasakları, 2 Eylül 40 günde 20 gazeteci işsiz kalıp, 103 internet sitesi kapatılması, 6 Eylülde dağlıca da çatışmalar, 16 askerin ölümü, 7 Eylül hürriyet gazetesine saldırı, Sur ’da sokağa çıkma yasağı, 8 Eylül CHP binalarına saldırılar, 9 Eylül Demirtaş’a soruşturma, 14 Eylül Nokta DERGİSİNE, 15 EYLÜL’ de doğan holdinge baskın, son 71 günlük süreçte 20 çocuk hayatını çatışmalı ortamlar nedeniyle kaybetmesi, 6 Ekim 15 hdp’li siyasetçinin tutuklanması, 10 Ekim’de Ankara Gar patlaması, 100 ölü, Davutoğlu’nun ’’ AKP iktidardan indirilirse ya terör çeteleri ya da beyaz Toroslar dolaşacak ortalarda ‘’ demesi, 22 Ekim’de Gar patlaması öncesi emniyet birimlerine uyarı yazılarının ulaştığı ortaya çıkması ve tüm bunların sonunda 1 Kasımda AKP TEK BAŞINA İKTİDARA GELMESİ. (bianet, bağımsız iletişim ağı, tarihler ve yazılar birebir internet medyasından alınmıştır))

Görülmektedir ki seçimle gitmek gibi bir niyetleri yoktur. 7 HAZİRAN’ da Hdp’ nin meclise% 10 ile girmesi sonucu tek başına iktidar olamayınca birileri ülkeyi yüzlerce insanın ölümü pahasına kan gölüne ve korku filmine döndürmüştür.

İşte Şimdi yine Sayın cumhurbaşkanı ve mikrofonu elinde ‘’Bir şaibe var ve bunun kaldırılması YSK ‘ yı aklayacaktır ‘’demiştir . (4.Mayıs 2019 habertürk) ve seçimler iptal edilmiştir.

 Ve de 2. Sandık Darbesi ‘ de gerçekleşmiştir.

Şu andaki iktidar zihniyetinin ürünü YSK üyeleri, aynı Deniz’lerine ölümüne el kaldıranlar gibi korkmuştur İmamoğlu zihniyetinden.

Korkmuşlardır seçilen İmamoğlu’ndan ve yeni gelen baharın esintilerinden.

18 günde otobüslerde indirim yapan,

Cemaatlere, vakıflara kaynak yok, diyen,

Halkın parasını yedirtmem, diye bağıran

Bir kişiye hizmet etmem ben, halka hizmet ederim, sözünü veren ufak tefek adamdan korkmuşlardır.



Yok, etmeye karar vermişlerdir. Çünkü İmamoğlu ve onun gibiler yaşarsa, biliyorlar ki kendileri yok olacaktırlar. Toz toprak olup evrenin karanlıklarında kaybolacaklardır, zihniyetleriyle beraber. 
Onlardan geriye çocuklarına utanç tablosu kalacaktır, dedeleri yüzünden yaralı bir vicdan belki de.

Bize ise kalan, güzel bir parfümün kokusu gibi tüm ülkeye dağılan İmamoğlu kokusu olacaktır.

Çiçeklerin polenleri gibi baharın esintisiyle topraklarımıza dağılan Hak ve Adalet kavramları olacaktır.

Her şey güzel olacak, çoktan yazılmıştır duvarlara çıkmayan boyalarla…

Baharı gören insanlar, sıcacık daha da ısıtan yaz mevsimini de görecektir sonunda.

1 yorum: