YILBAŞI AĞACI
‘’kuş ölür, sen uçuşu hatırla ‘’
diyor ya FÜRUĞ FERRUHZAD,
Günler geçiyor, sen o günlerde
yaşadığın anları hatırla der gibi,
Zaman akıp gider, sen o zaman içinde
yaşadığın mutlulukları hatırla der gibi,
İnsanlar terkeder gider, sen onların gülüşlerini hatırla der gibi,
İnsanlar da ölür, sen onların
sıcaklığını hatırla der gibi,
seni sevişlerini hatırla der gibi…
Hatırlayamıyorsan da bak eski püskü,
kenarları yırtılmış, solmuş, siyah beyaz fotoğraflara. Hatırlamak istediklerin
o siyah beyaz fotoğraflarda zira ekranlarda, sanal dünyada değil şu anda.
Yılbaşı ağacını evinin en değerli, en
başköşesine yerleştirdin ya,
Süsle şimdi o ağacını da o eski
fotoğraflarla,
Stüdyolarda çekilmiş aile pozunu yılbaşı
ağacının en tepesine as,
Siyah önlüklü, beyaz yakalı fotoğraflar ile süsle ağacını,
Saf kalpli çocukların dizildiği,
arkada ilkokul öğretmeninin bulunduğu fotoğraf ile süsle ağacını,
Evinin en güzel köşesine koyuyorsun
ya ağacını,
Anılar yaraşır en çok o ağacın
dallarına,
Seninle beraber yürümüş olanlar,
Senin sen oluşuna katkıda bulunanlar,
Üzmüş olanlar ya da senin bir parçan
gibi olanlar,
Seni sen yapanlar,
Onlarla süsle ağacını…
Hayatta olmayanların fotoğraflarını
as ağacının her tarafına,
Şu anda başka diyarlarda olanların
fotoğraflarını da diğer dallara as,
''Anılar deferinde bir gül yaprağı gibi
unutuldum kurudum '' (C.Z)demesinler sana.
Onlara unutulmadıklarını göster, kanıtla.
Sana sarılsınlar tekrar, izin ver onlara, bir fırsat daha ver uzakta olsalar da.
Ya da
‘’
özledim seni/ ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir/ beynimi
uyuşturuyor özlemin’’(C.Y) diye yaz ve de as ağacının en gizlenmiş dalına,
Hep beraber uğurlayın geçmişi, hep
beraber karşılayın geleceği.
Ve NAZIM’ ın bir şirini okuyun hep
beraber.
Yılbaşı ağacınız, eski fotoğraflarınız,
anılarınız…
‘’bir yılbaşı ağacı karlı bir meydanda
Estonya türküleri söylüyor
Telli pullu upuzun bir yılbaşı ağacı
Sen kırmızı sırça topun içindesin
Saçların saman sarısı kirpiklerin
mavi
Onu oraya ben astım seni içine koyup
Ak boynun uzundur yuvarlaktır
Kuşkularım kaygılarım sözlerim
umutlarım ve okşayışlarımla koydum seni sırça topun içine
Bütün yılbaşı ağaçlarına, bütün
ağaçlara, bütün balkonlara, pencerelere, çivilere
Hasretle astım kırmızı sırça
topu seni içine koyup
Bağışla beni öleceğim seni bırakıp
orda. ‘’ NAZIM HİKMET