BU KİTABI OKUYUN, HAYATINIZ DEĞİŞSİN…’’TATAR ÇÖLÜ – DİNO BUZZATİ ‘’
Yüzbaşı Drago 6 aylık süre için görev yapmak üzere ülkenin
en kuzeyinde, önünde uçsuz bucaksız bir çöl –TATAR Çölü - serili olan Biotini kalesine
tayin olmuştur. Amacı sonrasında hemen şehre geri dönmektir. Kale, üstleri
tarafından unutulmuş, umursanmayan bir kaledir aslında. Hatta kaleye saldırması
beklenen, bir zamanlar buralarda
yaşadığı sanılan Tatarlar bile efsanelerde kalmıştır. Ama yaratılan düşman ve
kahraman olma arzusu bu çöl ortasındaki kalede, tekdüze hayatın içinde olan askerin
motivasyonunu ateşlemektedir. Bu süreçte Drago ve arkadaşları kuzeyden gelecek
olan düşmanı ve savaşarak ulaşabilecekleri onur payesini ve kahraman olmayı
bekleyerek hiç anlamadan yıllarını geçirmişlerdir. Ki zaman acımasızdır, kimi
zaman bir şelale, kimi zaman akreple yelkovanın maratonu gibi hız limitini
aşmaktadır.- Bir düşmanın varlığı her zaman ideolojilerde kitleleri uyuşturmak
adına işe yaramaktadır. -
Zamanla benimsenen rutin, çölün esrarengiz, durağan
görüntüsü alışkanlık yaratır. Öyle ki , Drago kaledeki ilk gecesinde sarnıçtan
damlayan su yüzünden uyuyamaz. Sonrasında alışır. Hatta evine izinli gittiğinde bu sefer de su
sesi olmadığı için uyuyamaz. Ve geri dönme isteği uyanır içinde. Konforlu
odasını, üzerini titreyen annesini, kadınları, şehrin eğlencesini, iş güç
sahibi olmuş arkadaşlarını bırakıp, durağan hayatına geri dönmek ister.
Kaledeki rutin hayat bir koza gibidir. Güvenli, alışıldık.
Alışkanlıkların tanıdık rahatlığını kaybetmemek için Dragon bir türlü tayin
istemez. Nasıl olsa istediğim zaman geri dönebilirim düşüncesi ile erteleyerek
gençliğini ve sonrasında tüm hayatını bir kaleye teslim eder.
Ama Dragonu hayal kırıklığına uğratıp, biraz kendine gelmesini sağlayan olay, şehre gittiğinde sadece ilk ve son kez tayinini
istemek için komutanın yanına çıktığında, kalenin asker sayısının
azaltılacağını öğrenmesi ve birçok arkadaşının dilekçe yazmış olması ve
kimsenin birbirine haber vermemesi olmuştur. Oysa Drago kaledeki herkesin
isteyerek kalıp, düşmanı beklediğini
sanmıştır. Arkadaşları kendisini aptal yerine koymuşlar alay etmişlerdir.
Haksızlık ciddi bir yaraya dönüşür yüreğinde. İstifa da edebilirim, sonuçta
gencim daha der, yine. Ve sonuçta arkadaşları ellerine fırsat geçer geçmez
birer birer ayrılırken o daha önce farkına varıp dilekçe yazmadığı için kalmaya
devam etmiştir. –
Ve Drago sonuçta otuz yılını kalede geçirmiştir. Bu kadar yılın
sonunda ise olmayacak olan gerçekleşmektedir. Düşman kale surlarına
yaklaşmaktadır. Ve o sırada Drago ciğerlerinden hasta yatmaktadır. Bu haberle
ömrü boyunca beklediği düşmanın geleceğini duyunca çok mutlu olur, en azından
kahraman olarak ölecektir. Herkese bu kalede ömrünü boşuna geçirmediğini
gösterecek, kahraman olarak anılacaktır. Fakat kale komutanı hastalığı
nedeniyle sorumluluk almak istemeyip Drago’yu kalede tutmayıp şehre göndermeye
kalkınca ikinci kez yıkılır.
‘’Tüm yaşamı dünyadan
tamamen tecrit edilmiş bir şekilde orada geçmiş, otuz yılı aşkın bir süre
düşmanı beklemek için kendini her türlü zevkten mahrum kılmış, şimdiyse, tam
düşman gelirken kovulmuştu. ‘’ ‘’Onurlu bir ölümü de kaybetmiştir Drago…’’
( kitaptan)
‘’ Varoluşun
anlamsızlığı boylu boyunca serilir önüne. Gündelik hayatın durağan ritmi,
alışkanlıkların uyuşturucu etkisi ruhunun derinliklerine işlerken Tatar
Çölü’nün sadece kendisinin değil aynı zamanda insanlığın sınır bölgesi olduğunu
anlar’’(kitaptan)
…………………………………………………
O kadar etkileyici
bir kitap yazmış ki Buzotti. Biotini Kalesi
hepimizin kalesidir. Evimizdir… Şehrimiz, mahallemiz, köyümüzdür. Çöl ise hayatın
tekdüzeliği ve değişmezliğidir. Bu
tekdüzelik uyuşturucudur, atalet olarak sıvanır insanoğlunun üstüne. Alışmak
kolay ve Rahat olandır. O yüzden insanlar risk almaz, karşı koymaz, boyun eğer
kurallara. Alacağı kararları ‘’daha gencim, önümde çok zaman var’’ diyerek
erteler. Hep ileridedir onların
Tatarları. Şan, şöhret, para, pul. Bir nevi körlük yaşatır insana tekdüzelik. Sezgileri körelir, çevresindeki oluşmaya
başlayan toplumsal çürümeyi de, bireysel kötülükleri de fark etmez. Çölü
seyreder durur. Ta ki beklediği, yıllardır gözlediği düşman gelene kadar. Ne
yazık ki o da ölümdür…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder