13 Haziran 2020 Cumartesi

ÇİLEK REÇELİ






ÇİLEK REÇELİ

Her şey bu gün yürüyüşten eve dönerken başladı. Daha sokak merdivenlerinde bir koku çevremde baş döndürücü bir edayla yayılıyordu. İçime çektim çektim, çilek kırmızısına döndü suratım. Yanağımdaki çiller de çileğin siyah noktaları. Çilek reçeli kokuyordu yeryüzü.

Eve giremedim, ayaklarım beni manava götürdü. Ufak ve sert olanlarını koyun ne olur, deyip iki kilo çilek alıp döndüm eve. Yapraklarını temizledim. Kumda yetişen bu doğa mucizesini bol suyla yıkadım. Toprak kokusu çilek kokusuna evrilmeye başlamıştı bile.

Elimde olmayan bir ruh haline bürünmüştüm. Çilek reçeli kokusu kaplamalıydı evimi. Biliyorum ki bu koku aylardır evi kaplayan boğucu havayı def edecek, kendisi kurulacaktı saltanat koltuğuna. Emini ki yarın daha güzel bir gün olacaktı bu evde.

Tencereye bir kat çilek bir kat tozşeker, bir kat çilek bir kat toz şeker koydum sırasıyla. Bu geceyi beraber geçireceklerdi. Kimse rahatsız etmesin diye kapağı da kapattım üzerlerine. Ne konuştular, hangi sözcükleri fısıldadılar birbirlerine inanın bilmiyorum. Ama hafif bir aşk kokusu vardı sanki havada.
Rüyada çilek reçeli görmek, hayırlı bir kısmete delaletmiş, bu arada onu da öğrendim.
Sabahı zor yaptım. Merakla tencerenin kapağını açtım. Toz şeker eriyip bitmişti. Çileklere sizi gidi, sizi, yaptım işaret parmağımla.

Ocağı yaktım hafif hafif. Önlerinde saygı duruşuna geçmeye hazırdım, elimde delikli kevgir. Bir yandan da Didem Madak’tan methiyeler diziyordum çileklere’’  ağlamaklı oldum, kaç kere çilek reçeli yüzünden’’ diye.

Hafif hafif köpüklenmeler başladı. Topladım onları, köpürüp kızacak ne var ki, siz mutluluk vereceksiniz insanlara, dedim onlara. Bir daha köpürmediler. Sonra biraz da limon sıktım içlerine. Yüzlerini buruşturdu çilekler. Ama hayat böyle, biraz da ekşi olmadan olmuyor. Ama inanın, sizin tadınız hepsini bastıracak, akıllarda muhteşem tadınız kalacak diye de ekledim.

Ev buram buram kokmaya başladı. Çevreden geçenler başlarını uzatıp, koklaya koklaya birer tazıya dönüşmüşlerdi. Aşk bencildir deyip, hemen gittim kapıları pencereleri kapattım. Sadece benimsiniz, benimsiniz. Ayıpladılar beni ufacık çilekler. Ama hani insanlara mutluluk dağıtacaktık, dediler. Tamam, tamam üzülmeyin deyip açtım pencereleri. Küskün tazılar sevinçle zıplamaya başladılar.

Bir tepsiye yayıp, güneşe bıraktım reçeli. Güneş ışınları iyice nüfuz ediyordu çileklerin bünyesine. Yendikçe o saklanan ışınlar ağızda dağılıp damaklarda tekrar tekrar doğacaklardı.
Kavanozlara döktüm reçeli, hafif sulu. Kapaklarını sıkıca kapadım, tezgâha dizdim.

AAA, sahi, siz de İster miydiniz?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder