MAVİ MASA
Motoru çalıştırdı
,pat, pat ,pat sesi yankılandı sessizlikte, masmavi denizde. Tek başına açıldı
derinliklere. O ekmeğinin peşindeydi, evdeki 3 boğazın nafakasının peşinde.
Yalnız başına değildi ama o, nafakasının peşinde koşan.
Yalnız başına değildi ama o, nafakasının peşinde koşan.
Bir karabatak ağzında balık, atıp tutuyordu havaya, tadını
çıkartıyordu avının, kıyamıyordu sanki midesine göndermeye, yutarsa bitecekti bu
zevkli an,
Küçük bir serçe de
benden umutlanmıştı, geldi yer yer boyaları dökülmüş mavi tahta masama, kahvaltını benimle bölüşsene der
gibiydi, bir türlü yakalayamadığım o ürkek bakışlarıyla…
Poşet sesini duyan sarı sarman, belli ki mesken tutmuş buraları, yakında obezite tanısı konabilir kendisine. Yaklaştı ayaklarımın dibine, bir an cesaretlenip daldırıverdi kafasını poşetin içine…
Bir iki karınca mavi masanın üzerinde, biz insanoğlu için çok küçük, onlar içinse dev kırıntılar taşıyorlardı yuvalarına, ahh, kış onlara da gelecekti. Unutuvermiştim, oysa onlar da bu dünyada yaşıyorlar ve karınlarını doyurmaya çalışıyorlardı.
Ortak bir noktaları
vardı hepsinin nefes almaları dışında, hepsi korkuyordu benden. Ürke ürke
yaklaşmışlardı yanıma. Önce uzaktan kollayarak, gözleyerek anlamaya çalıştılar
tavrımı. Hissettiler zararsız olduğumu, sonra ürkek adımlarla yaklaştılar masama.
Neden korkuyorlardı
ki?
O kadar korkunç muydum
gerçekten, o kadar vahşi mi? Üzüldüm çıkardım aynamı, baktım suratıma, ben de
sevmedim gördüğüm manzarayı, bütün insanlık aynamdaydı.
Hepsinde bir kibir,
bir gurur, bir tepeden bakış, ben de korktum aynada gördüklerimden.
Anlam veremediğim
sahte bir gülümseme vardı insanların
soluk benizlerinde, gergin ve tedirgin yüzlerinde,
O kadar sahiplenmiş
ki dünyayı, o kadar beğenmiş ki kendini.
O kadar da korkutmuş
ki bizden olmayanı…
Oksijen sadece bize
mi, güneş ışınları sadece bizim için mi,
hiç düşünmemiş bile.
Yağmur hepimizi
ıslatmıyor mu, kar taneleri hepimizi üşütmüyor mu, aklına bile gelmemiş,
Hele ki topraklar,
hele ki topraklar. İnsanoğlu dışındakiler daha anlayışlı olmuş bu konuda. Sınır çekmemişler topraklara, oysa insanlar kendi kardeşine bile çizmiş kırmızı çizgiyi.
Ahh, ne kibir, ahh ne
gurur,
Dünya benim, evren
benim, benim, benim, ben, ben...
22.mayıs.2019. hayal çay bahçesi