2 Nisan 2019 Salı

KOMÜNİST BAŞKAN










KOMÜNİST BAŞKAN

Ekranlarda şarkı yarışmalarında hep dikkatimi çekerdi. Suratına çatal bıçak fırlatılıp, ülkeden adeta kovulan ve de yurt dışında ölen, vatanına gömülemeyen Ahmet Kaya eserleri en çok beğeniyi alırdı. En çok alkışlanan, en çok tekrar tekrar çalınan. Oysa o koltuklarda oturan gençlerin büyük bir çoğunluğu muhafazakâr, hemen hemen hepsi milliyetçi idi. Ama sanat işin içine girince verilen eserler göz ardı edilemezdi işte. ‘’EZDİRMEM SANA KENDİMİ, GÖVDEMİ YAKAR GİDERİM, BEDDUA ETMEM ÜZÜLME, KAFAMA SIKAR GİDERİM’’ diye hep beraber söylerlerdi.

Sezen AKSU’ nun şarkılarının kimde bir hikâyesi yok ki.  ‘’ SENDE BENİM HATALARIMDAN BİRİSİN’ demeyen insan var mı ki? Bir ara ‘’ yetmez ama evet ‘’ deyiverdi Sezen de. Kadın iflah olmaz romantik, güzel şeyler söyleyenin peşinde koşan kadın. Kaç kişiye kandı, kaç aşk yaşadı, kaç evlilik… Birçok kesim tu kaka ilan etti onu. Ama yine AH, İSTANBUL, deyiverince eşlik etmeden de duramadı.

Nazım Hikmet, bir kez gün yüzü görememiş yazarlarımızdandı. Siyasi düşünceleri nedeniyle defalarca tutuklanmıştı, sürülmüştü. En sonunda da Moskova’da ölmüştü. Oysa "DÖRT NALA GELİP UZAK ASYA'DAN DAKDENİZ'E BİR KISRAK BAŞI GİBİ UZANAN BU MEMLEKET BİZİM"  Dizelerini sonradan sürgündeki mezarı başında her türlü siyasi görüşün lideri okudu. Çünkü eserleri gerçekti, edebiydi ve ebediydi.



Türkçülük, Turancılık akımının önemli bir temsilcisi olan Nihal Atsız fikirleri ile büyümüş bir delikanlı ‘’Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının anlatıldığı  Darağacın ’da üç Fidan’ı okudum. Çok etkilendim. Vatanlarını ne kadar da çok seviyorlarmış’’ dedi bana bir gün. Sonra da ekledi ‘’ Atsız da seviyordu ama ‘’.  Nasıl da özetliyordu olayı basitçe, içinde büyük bir felsefe barındıraraktan.

İdeolojiler farklı olabilir tabi ki, vatan sevgisi ise bambaşka bir şeydi. Vatan sevgisi, millet olma duygusu neydi ki?  Birlik olmaydı, beraberce üretmekti, üretileni paylaşmaydı ve bir arada mutlu olabilmekti, ötekileştirmeden yaşamayı başarabilmekti  belki de. 

Bu ülkeyi ben daha çok seviyorum, lafı boş laftı, anlamsızdı. İcraatlar göstergeydi , eserler ise sevginin karnesiydi.

Yukarıda saydığımız kişiler kendi alanlarında üretmişti ve de bu ürettikleri eserleri sevmişti insanlar, o eserlerde kendilerini bulmuşlardı. Hangi görüşten olurlarsa olsunlar, hangi ideoloji ile anılsalar da şarkıları, sözleri, şiirleri ile insanların gönlünü kazanmışlardı.

İşte bu günde bir politikacı var meydanlarda. Alışık olmadığımız tarzıyla kalpleri fethediyor. Tıpkı Ahmet Kaya gibi, tıpkı Sezen gibi, Nazım Hikmet gibi eserleriyle sevdiriyor kendini. Her kesimden vatandaş alkışlıyor onu, bravo diyor, takdir ediyor. Belki de unuttuğu bir takım değerleri görüyor onda. Hatırlıyor sayesinde insan olmanın değerini.

Dersimli, komünist başkan, dediler ona. Aylardır izliyorduk icraatlarını birer birer.
  Yaptıkları, ürettikleri her yerdeydi. Görüyorduk, hayal değildi, masal değildi, cek cak değildi, gerçekti.

Önce odasının kapısını söktürmek olmuştu ilk icraatı. Kapalı kapılar ardında imar pazarlıkları yapmayacaktı  zira adam.



  Makam arabası bulunmayan nadir başkanlardandı.  Fasulye, nohut, bal üretiyor, kooperatifler kurarak bütün  ülkeye satmaya çalışıyordu. Elde ettiği  gelirleri ile öğrenci okutuyordu. Bedava ulaşım diyordu,  ama bedava su diyemiyordu, çünkü devlet baba halka bedava su vereni cezalandırıyordu. Halkı, özellikle çocukları meclise taşıyordu. 10 BİN kitaplık bir belediye kütüphanesi kurdu. Bir saat kitap okuyana, bir saat bedava bisiklet turu kampanyası başlattı. Maaşının bir kısmını öğrencilere dağıttı. Belediye gelir ve giderlerini belediye binasının kapısına astı.



Hiç ideolojisini duymadık, komünizm demedi, dine dokunmadı, bayrak sallayıp gezmedi, halkının suratına dalga geçer gibi çay fırlatmadı. Vatandaşlarına adi, terörist, şerefsiz demedi. Bekaa, Bekaaa diye bağırıp gezmedi.   Çünkü kendinden emindi, beka sorunu yoktu kendisinin, işi gücü vardı adamın,  o meşguldü,  halka hizmetti onun sorunu.


Nasıl yapıyosun, diyenlere, '' çok kolay abi, çalmazsan, çırpmazsan oluyor'' dedi. 

 İster komünist olsun, ister sosyalist, ister muhafazakâr, ister milliyetçi muhafazakâr, ister demokratik sol, ister Kemalist, hepsi boş laf…

Eserlerin nerede? Göster bize. 

Gönülleri fethetmek zor değildir belki de.

 Dürüst olacaksın, adil olacaksın, üretici olacaksın, çevreni kayırmayacaksın, şeffaf olacaksın.... 

 Komünist başkan gibi. Ne kadar basit değil mi?

Bu kadar basit işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder