HAYAT YARIM
MUTLULUKLARDAN İBARETMİŞ…-1-
-ÇOCUK-
-ÇOCUK-
Annem elimi sıkı ama çok sıkı tutmuştu, öyle ki parmaklarımı
kıracak sanmıştım, o kadar sıkı yani. Bana tutunuyordu, küçücük bana dayanmıştı
sanki bütün vücuduyla, bütün zayıflığıyla. Minicik bedenimle dayanağı olmuştum sanırım
o an onun. Minik ellerimden cesaret akıyordu onun o narin ellerine.
Evden çıktığımızda, annemin bir elinde bir çanta diğer
elinde benim elim vardı. Ve arkamızdan bakan gözler vardı bir de. Geriye dönüp
bakmaya çalıştığımda annem sertçe çekmişti beni, arkama bakmamı engellercesine.
Görmüştüm yine de, perdenin arkasından bakan gözler vardı bize. Babaannemin
gözleri ve babamın gözleri vardı,
tüllerin ardında.
Babam ‘’nereye gidiyorsunuz’’ diye
sormuyordu
‘’bu karanlıkta sokaklarda ‘’ demiyordu.
Ben annemleydim ya, fark etmezdi, annem olsun yanımda, o
bana yeterdi.
Yine de merak ediyordum tabi ki, nereye gidiyoruz aniden,
babamsız, yapayalnız.
Cevap bulamayacağım sorular, küçücük bir çocuğa anlamaz diye
verilmeyen cevaplar. Oysa ben bazı şeylerin farkındaydım tabi ki. Babamla
annemin sık sık birbirlerini üzdüklerini, annemin kızarmış gözlerini bana fark
ettirmemek için ‘’toz kaçtı gözüme ‘’dediğini, oysa biraz önce ağladığını.
Çocuklar bilir her şeyi, görür görünmez zannedilenleri,
hisseder küçük kalpleri.
Annem ile anneannemlerin evine gittiğimizde hiç de hoş
karşılanmadığımızı da hissetmişti bu yorgun minik çocuk. Dedemin hep asık olan
suratı bizi görünce, gecenin o saatinde bir karış daha asıldı. ‘’hoş geldiniz
‘’bile demedi. Ne yapacağını şaşıran zavallı kadın, anneannem ‘’ aç mısınız?’’
diye sorunca, ‘’ ben çok açım ‘’ diyecektim ki annem’’ biz tokuz ‘’ deyiverdi. .’’Bir
bildiği vardır annemin ‘’dedim kendi kendime ve sustum. Midemi kemiren
farelere de‘’uslu durun, tokmuşuz ‘’deyiverdim.
Ben ‘’uslu durun’’dedim ya, hiç de uslu
durmadılar. Bütün gece midemi kemirdiler. Aç kalmayı öğrendim o gece, aç
kalmanın ne anlama geldiğini. Önüme konan tereyağları kokuyor diye yemeyişimin
şımarıklık olduğunu, bir gecede anlayıverdim.
‘’ sağ ol anne, biz acıkmadık ‘’
Çıktık anneannemin evinden de yine, annemin elinde bir çanta
ve de ben, bir de midemdeki aç fareler.
Hiç şikâyet etmedim, hiç ‘’acıktım ‘’demedim. Çünkü
bilirdim ki varsa yiyeceği, anneler önce çocuğuna yedirir de kendisi aç kalır. Alışmıştım,
fareleri de susturmuştum bir süre.
Bir sokak çeşmesinden su içtik kana kana. Boş mideye de hiç
iyi gelmiyormuş su, anladım onu da.
‘’bulaşıkçı aranıyor’’ yazısını görünce bir dükkânın camında, daldı
içeriye hemen annem, beni de sürükleyerekten.
‘’çocuğa yemek lütfen’’ dediğini duydum, önlüğünü takarken
önüne, bulaşık yıkamak üzere.
Koydular benim de önüme bir tas çorba ve de Atatürk’ün en
sevdiği yemeklerden. Kuru fasulye, bulgur pilavı ve de hoşaf. Ben de çok
severdim bu yemekleri. Hem Atatürk’ü hem de onun sevdiği yemekleri çok
severdim. Bayram yaptı midem ve midemdeki fareler. Ömrümde yediğim, en lezzetli
kuru fasulye, en lezzetli pilavdı bunlar. Bir daha sanki bu lezzeti hiç
bulamadım, baklava böreklerde bile.
Kaybedince mi anlaşılıyordu sahip olduklarının değeri,
bilmem ki?
Bizim orada, lokantada yatmamıza izin verdiler birkaç gece.
Patron acımıştı halimize. Ben de yardım ediyordum, lokantada çalışan abilere.
Lokantadaki geçen günlerimizden en son hatırladığım,
belleğimde kalan en son sahne, annemin patrona attığı bir tokattı. Tam yemek
yemeğe başladığım bir andı. Tabağımdaki kuru fasulyeden bir kaşık almıştım
daha. Annem kaldırdı beni masadan ‘’ gidiyoruz ‘’ dedi, çekti kolumdan.
Yine aç kalacaktık, anlamıştık beraberce, ben ve midemdeki
farelerim.
Ama o gecenin sonunu nasıl getirdiğimizi hiç hatırlamıyorum,
sanki bir şeyler tamamen silinmiş yaşadıklarımdan, o birkaç saat zamandan…
Sabah olup da uyandığımda evimde, odamda, yatağımdaydım. Yumuşacık
yatağımda üzerimde bebeklik yorganım, oyuncaklarım, kitaplarım… Mutfaktan gelen
kokular, sucuk, sosis kokuları… Hepsi vardı, hepsi vardı da. Annem yoktu.
Hepsi bir arada olamayacaktı anlaşılan benim hayatımda.
Biri varsa, biri yok olacaktı,
Anlamıştık farelerim ve ben bunu,
Şu küçücük yaşımızda…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder