HABERİNİZ VAR MI?
KIRSALDA DONMUŞ İKİ
ÇOCUĞUMUZ!
Bu gün Bursa’ya doğru yola çıktık. Hava güzel, her yer
yemyeşil, doğa harika.
Ama ben o güzelliklerden mutlu olamadım.
Bir saksağan gördüm,
havalanırken kanat çırpışlarını saydım, o kadar yavaş havalanıyordu ki.
Ama ben onun özgürlüğe doğru süzülüşünden neşelenemedim.
Alışveriş merkezleri dopdoluydu, insan cıvıl cıvıl, gençler
sevgilileri ile elele…
Ama ben onları mutlu görmekten mutlu olamadım.
Oğlumun maçına gittik daha sonra. Harika, heyecanlı bir maç
oldu.
Ama ben o heyecana kendimi kaptıramadım.
Oğlumun takımı maçı kaybetti.
Ama ben o yenilgiye hiç üzülmedim.
Maç çıkışı sarıldık, öpüştük onunla.
Ama,
Ona sarılırken, çocuklarına sarılamayan diğer anaları düşündüm, yine mutlu olamadım.
Tunceli’de, dün, yani 2018 yılında, dünya uzaya yolculuk rezervasyonları yaparken, kırsalda(
kırsal deniyor, ne kadar da alıştık bu söze) donarak ölen 2 şehitimizin anasını düşündüm,
Çocukları dondurucu soğukta vatan! Uğruna nöbet beklerken,
sobasını yakmaya çalışan ananın duygularını düşündüm.
O ananın en harlı ateşin karşısında bile buz gibi
titreyeceğini, asla ısınamayacağını hissettim.
Belli ki zor şartlara
dayanmaya bünyesi uygun olmayan 2 çocuğumuzu o kırsallara gönderen zihniyete
lanet okudum.
Yarın o gencecik evlatlarımızın tabutu başına gidip, vatan, millet
diyecek olan siyasetçi ve devlet adamlarından şimdiden nefret ettim.
''Mutlu olmak bize
haram'' dedim kendi kendime.
Çocuklarımız ölmeye devam ettikçe,
Bir yerlerde analar ağlamaya devam ettikçe,
''Mutluluk bize haram'', diye bağırmak istedim gökyüzüne.
''Hiç olmazsa, bu gün ve yarın, korkmadan'', dedim kendi kendime,
İnadına, inadına….
Desek ki,
'' ÇOCUKLARIMIZ, GENÇLERİMİZ
KIRSALLARDA! DONMASIN.
VE YETER ARTIK,
ANALAR AĞLAMASIN!''
Desek hep birlikte, milletçe.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder