2018 yılına girdiğimiz şu günler, ne de güzel günler. Ocak
ayının ortalarına geldiğimiz, takvimlere baktığımızda mutlu olduğumuz,
sevindiğimiz, kendimizi kandırdığımız, daha çok yaprak var koparılacak, çok vaktimiz var daha yaşamak için, dediğimiz günler. Hava mis, az daha ağaçlar çiçek açacak,
insanlar sokaklarda, cafelerde, bahçelerde. Kimse daha sandıklardan, divan altlarından
çıkarmış olduğu kalın kazaklarını, soğuk geçirmeyen kaz tüyü montlarını, su
geçirmeyen botlarını, çizmelerini giyemedi. Sanki bir kaç zaman sonra yaz
geliverecek, üzerimizdeki ince hırkaları da atacağız sanki sanki sahillere
koşuvereceğiz, sanki Akdeniz akşamlarını söyleyecek sahilde gençler.
Sanki 2018 bir huzur yılı olacak ülkemiz için, sanki, sanki
her ağızdan barış sözcükleri dökülüverecek, sanki, sanki hani dedik ya ağaçlar
çiçek açacak, işte öyle sevgi tomurcukları açacak insanlarımızda… Sanki 2018 de
sadece kendimizle barışmayacağız, komşularımızla da barışacağız. Zeytin dalları
uzatacağız Fransa’ya, Amerika’ya, Suriye’ye,
İran’a, tüm dünyaya… Yardım edeceğiz tüm insanlığa, mültecileri Ege
denizinde ölüme terk etmeyeceğiz, Suriyeli göçmenleri ülkemizde
dilendirmeyeceğiz. ‘’Düşünüyorum, o halde varım’’ diyen insanları hapislerde
çürütmeyeceğiz. Güzel günler, barış dolu günler, huzurlu günler bekliyor bizi sanki,
sanki...
Bizi bize bıraksalar, gerçekten de olacak sanki bunlar. Yüce
gönüllü insanımız, verecek birbirine sevgisini,
komşusuna gösterecek tüm içindeki hoşgörüyü, desteği, koşacak yardımına zor durumda,
birlik ve beraberlik içinde yaşayacak da yaşayacak.
Velâkin izin vermiyor ki, amiyane tabirle tepemizdekiler, tepemize
basa basa binenler ve de ayaklarıyla tepine tepine ezenler. İzin vermiyorlar
ki, ne zaman içimizde bir umut kırıntısı doğacak gibi olsa:
‘’VURDUK MU OTURTURUZ’’
Fransa gezisi dönüşünde uçakta konuşan Sayın Cumhurbaşkanımız
Erdoğan’ın bir sözü.(7.Ocak.2018)
ABD’nin YPG’ ye verdiği desteği eleştiren Erdoğan YPG ve PKK
ya yönelik olarak bu sözü söyledi.’’Ben Türkiye’yi asla zayıf olarak
görmüyorum. Biz VURDUK MU OTURTURUZ’’. Ne
kadar diplomasi harikası söylemler. Gurur duyduk gurur!
KIZINA GÜMÜŞ TAKILMAZ, ERKEĞİNE HAVA ATILMAZ
BİZ NEVŞEHİRLİYİZ, BİZE ŞEKİL YAPILMAZ
T.C’nin Başbakanı’nın AKP Nevşehir İl Kongresinde, Kılıçdaroğlu’nun
erken seçim önerisine cevabı( 6.Ocak.2018)
Bir başbakanın birikimini ne güzel ifade ediyor bu dörtlük. Bandırma
Palas Kahve ye söyleyelim de kahvenin yanında verdiklere niyetlere eklesinler
bu maniyi.
Bu da bizden Erzincan'lı olan Sayın Başbakan'a gitsin.
Erzincanda bir kuş var
kanadında gümüş var
gitti ibiş gelmedi
ecep bunda bir iş var.
KIRIN AYAĞINI SUÇU BANA ATIN
Ankara’da düzenlenen Uyuşturucu Konferansı’nda uyuşturucu
satıcıları ile mücadele kapsamında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sözleri.(4.Ocak.2018)
Yasaları uygulatmakla yükümlü kurumların en en başındaki bir
bakanın sözleri, kahvehane ya da sokak jargonu mu ki bu sözler? Kırın, dövün,
öldürün. Şiddet yaşam tarzımız!
TAYYİP BEY, MUHTAR OLACAKSIN DESE, SÖZ VERİYORUM, ADAY
OLURUM.
Şanlıurfa’da konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Fakıbaba ,’’her zaman vatandaşlarımın ve partililerinin emrinde olduğunu ‘’ifade
etti.
Ama bizler, çok zeki olduğumuz için aslında kimin
hizmetinde, galiba ve de hatta bir tek adamın hizmetinde olduğunu anladık tabi
ki. Hizmet bahane, tek adam şahane!
BERKİN’İ, NURİYE’Yİ, SEMİHİ DÖVÜN.
28 Aralık 2017’ de Jones Alleman adlı Google play tarafından
yayına sunulan’’USTA DAYAĞI:ERDOĞAN 15 TEMMUZ DARBECİLERİNE KARŞI ’’ adlı oyunda, bir kahraman Osmanlı Yiğidinin
tüm şer odaklarına karşı tek başına mücadelesini konu alıyor.Bu Osmanlı
yiğidimiz de çok şükür ki Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan oluyor. Bir sağ kroşe açlık
grevine kalkışan Nuriye’ye, bir sol Semih’e, bir kafa gazetecilere, bir ayak tekmesi
barış isteyen akademisyenlere… Gelin teker, teker GELİN!
İDDİALI BİR ŞEY SÖYLEYEYİM, BİZ DÜNYAYI DEĞİŞTİRDİK.
Sayın İçişleri Bakanı Soylu Trabzon’un Vakfıkebir ilçesinde AKP
Gençlik kollarının toplantısında ‘’ biz dünyayı negatif yönde ayrıştırmaya
çalışanlara karşı, zalim bir denge kurmaya çalışanlara karşı, dünyayı
değiştirdik.’’ Hay Allah, biz de bekliyorduk, ülkemizde negatif ayrımcılık bitsin
diye. Oysa büyüklerimiz çok haklı olarak önce bütünü yani dünyayı düzeltmekle
meşgullermiş. Tümden gelim yöntemi uyguluyoruz herhalde. Aristoteles’i örnek
alıyorlar kendileri. Saygı duyuyoruz kendilerine. Aristoteles’in tümdengelim
metodunu kullanıp, bilime duydukları inançtan dolayı!
HZ.NUH GEMİSİNDE İKEN
OĞLUYLA CEP TELEFONU İLE KONUŞTU.
İ.Ü Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr.Yavuz Örnek,
Hz.Nuh’un büyük tufan sırasında cep tel kullandığını, gemisinin nükleer enerji
ile hareket ettiğini ve insansız hava araçlarının kullanıldığını iddia etti.
Herkes de ayaklandı, ben şahsen hiç de ayaklanmadım.
Çok da takdir ettim kendisini. Şöyle düşündüm, yukarıdaki
sözlerin edildiği bir dünyada yaşayacağına, hocam kendi yarattığı dünyasında
yaşıyor. Hem bütün insanlık olarak, Tanrıların Arabalarını yazan ERİCH Von
Daniken’ e inanıyoruz da sayın hocamı niye yerden yere vuruyoruz ki, değil mi
ama?
Havamız mis, ağaçları kandırıyor bu mis hava, Türkiye’de
hepimizin birilerine kandığı gibi, sonuçta bizim topraklarımızın ağaçları işte,
kökler aynı kök, genler aynı gen, kandırılmaya kodlanmış.
Umudumuz da kanmak istiyor bu mis havaya, yeşermek istiyor,
çiçek açmak, mis kokular yaymak istiyor.
Mis gibi bir kahve kokusu gibi, fırından çıkmış bir simit
kokusu gibi, yağmurdan sonraki ıslak toprak kokusu gibi, yeni aldığınız bir
kitabın sayfalarının kokusu gibi, yatağınıza serdiğiniz temiz bir çarşaf kokusu
gibi, mis gibi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder