Sayfalar

21 Ağustos 2021 Cumartesi

 



ÇİLE KADINIM ÇİLE

Dünyanın en fakir ülkelerinden olan Afganistan’da kadınların durumu içler acısı. Yaşamın giderek zorlaştığı coğrafya da kadın olmak hiç de kolay değil. Afganistan kadınlar için en tehlikeli ülke sıralamasında hep birinci sırada.

Taliban’ın şeriat kanunlarını uyguladığı, ( kıyafet zorunluluğu, yanında erkek olmadan ve saçlarını ve bedenini saklayacak şekilde tamamen örtünmeden evden çıkması, kamusal alanda konuşması, bisiklet sürmesi, ses çıkaran topuklu ayakkabı giymesi, yine yanında erkek olmadan sağlık hizmetlerinden yararlanması… ) uymadıkları takdirde kırbaçlanmak, taşlanmak gibi cezalar kadının kaderi olduğu bir ülke burası. Örn: 1996’da Taliban savaşçıları oje süren bir kadının başparmağını kesmişti.

11 Eylül saldırılarından sonra 2001’de ABD öncülüğünde kurulan koalisyon müdahalesiyle Taliban iktidardan uzaklaştırılınca kadınlar özgürlüklerini ve toplumsal kazanımlarını kısmen de olsa elde etmişlerdi. 2010’lu yıllarda  iş gücü oranları % 22’ lere kadar yükselmişti. Şimdi ise Taliban’ın dönüşüyle 20 yıldır elde ettikleri kazanımları tehdit altında. Her ne kadar şu anda iktidarı ele geçiren yöneticiler ortamı germeyecek, kadınların sahip oldukları hak ve özgürlüklere dokunulmayacağını açıklasa da sahadaki davranışları bunu kanıtlamamakta.

Ülkenin ilk kadın belediye başkanı Zarifa G: ‘’ benim gibi insanların peşine düşecekler ve beni öldürecekler. Bekliyorum.’’ Diye seslendi.

Afgan yönetmen Sahraa Kerimi : ‘’ hey, bu koca dünyanın insanları, lütfen susmayın, bizi öldürmeye geliyorlar,’’ diye çığlık attı.

Kadına bu düşmanlık neden? Neden kadını kapatmak isterler dört duvarın arasına? Saç telinden niye ödleri kopar? Ya da küçücük bedenlerden…

Taliban sadece Afganistan’da değil ki. Bütün dünyada. En gelişmiş ülkeden en yoksuluna, tüm ülkelerde kadınlar; şiddetin, cinsiyetçi uygulama ve "geleneklerin" her türlüsüne maruz kalıyor. Kadına yönelik şiddet için uluslararası kuruluşların ortaya koyduğu veriler, bunun dünyanın genel sorunu olduğunu açıkça gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafında yayınlanan rapora göre, dünya genelinde her 3 kadından 1'i yani yaklaşık 736 milyon kadın fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalıyor. Almanya’da istatistik bilgilere göre her dört kadından biri hayatında en az bir kez ev içi şiddete uğruyor. Brezilya'da 2013'te yapılan bir çalışmada, tecavüz vakalarından "salgın" olarak bahsediliyor ve her 11 dakikada bir kadının tecavüze uğradığı bilgisine yer veriliyor. Son 4-5 yıldır iç savaşın sürdüğü Yemen, Cinsiyet Uçurumu Raporunda 2006’dan beri en sonuncu sırada. Kadın sünneti, erkeğin izni olmadan tıbbi muayene ve tedavi görememe gibi oldukça sert uygulamaların gündemde olduğu ülkede, gıdaya erişim demokratik hak arayışından daha öncelikli bir gündem. Nüfusun yüzde 80’nini oluşturan 24 milyon insan acil yardım ihtiyacı içerisinde. 1.1 milyon emzikli veya gebe kadın kötü besleniyor. 3 milyon kadın ve kız çocuğu şiddet tehdidi altında yaşıyor. Kız çocuklarının yüzde 36’sı evlendiriliyor.

Kadına bu düşmanlık neden? Neden kadını kapatmak isterler dört duvarın arasına? Saç telinden niye ödleri kopar? Ya da küçücük bedenlerden.

Ruhsal bir Düdüklü Tencere; Erkeklik: Erkeklerin iktidarlarını kurmak için başvurdukları yollar aslında çelişkili bir biçimde büyük korkuların, erkeklerin kendilerine dair hissettikleri acının kaynağını oluşturmaktadır. İktidarın hakim olma ve kontrol etme kapasitesi olarak kurgulandığını, “güçlü” biçimde davranabilme becerisinin kişisel bir zırh girmeyi ve diğerleriyle korkuya dayalı bir mesafe bırakmayı gerektirdiği dikkate alınırsa ve eğer iktidar ve ayrıcalık dünyası bizleri çocuk yetiştirme ve bakım dünyasından uzaklaştırıyorsa, işte o zaman iktidar deneyimleri arızalı sorunlarla dolu erkekler yaratıyoruz demektir. Erkeklik düzeyine ulaşmada yaşanan başarısızlıkların yarattığı kişisel güvensizlikler veya daha basit bir ifadeyle başarısız olma korkusu erkekleri, özellikle gençken, bir korku, tecrit, öfke, kendinden nefret etme ve saldırganlık girdabına itmeye yeterli olmaktadır. Bu duygusal durum içerisinde şiddet bir telafi mekanizması olarak ortaya çıkmaktadır. Erkeklik dengesini yeniden sağlamanın ve kendisine ve diğerlerine bir erkek gibi yaşadığını beyan etmenin yolu olarak şiddet kullanılmaktadır. Şiddet ifadesi genellikle fiziksel olarak daha zayıf ve savunmasız bir hedef seçimini de içermektedir. Bu hedef bir çocuk veya bir kadın, eşcinsel erkeler veya dinsel-toplumsal bir azınlık gibi özel bir grup veya göçmen kesimler olabilir. Söz konusu grupların kanun tarafından daha az korunabilecekleri de düşünüldüğünde erkeklerin güvensizliklerini ve öfkelerini dışarı vurmaları için şiddete başvurmaları çok normal olmaktadır. (Michael Kaufman , Erkek Kaynaklı Şiddetin 7 Nedeni)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder