25 Ocak 2020 Cumartesi






İSTASYON

Sisli, her türlü uğursuzluğa açık bir geceydi. Arada bir sisi dağıtır gibi olan, ama bu sefer de sisten beter bir toz bulutunu yerden kaldıran ıslıklı bir rüzgâr. Kuş uçmaz kervan geçmez denebilecek yere konmuş olan bir köyün yakınlarında bir benzin istasyonu. Derme çatma istasyon binasının önünde plastik sandalyelerde oturan iki figüran, bir  Amerikan kovboy filminin sahnesinden fırlamışlar, filmin çekimine ara verilmiş de dinleniyorlar burada sanılabilirdi.

Adamın yüzündeki kırışıklar o kadar derindi ki toz bulutu veya sis kaplasa da yeryüzünü siz görebilirdiniz o izleri. Yanındaki genç kadın karısı belki de. Esmer, balık etli.  Kim bilir belki de birbirini tanımayan iki kişi, oturuyorlar sessizce,  karanlık gecede. Bekliyorlar yoldan gelecek olanları. Sanki o kadar çok konuşmuşlar ki artık dağarcıklarında kullanabilecekleri kelime kalmamış da susmuşlar. Yüzleri donuk, ölü gibi suratları.

İşte, bir araba öldürüverdi bu sessizliği, homurdana homurdana girdi istasyona. Bir yolcu otobüsü, benzin pompalarına yaklaşıp durdu.  Daha otobüsün farlarını ilk fark ettiğinde genç kadın birden kıpırdandı, hareketlendi. Hem de ne hareketlenme, fırladı sandalyeden, sandalye savruldu. Yaşlı adam genç kadının arkasından bakarken bir sigara yaktı, üfledi dumanını, sise karıştı halkalar.
Otobüsten ilk inenler sigara krizi tutanlar, hemen üflediler onlar da yaşlı adam gibi dumanlarını burunlarından çıkararak, kızgın bir ejderha oluverdiler.  Burası da neresi böyle gibisinden? Bir kadın küçük kız çocuğunu tutmuş elinden koşturuyordu, tuvalet var mı, diye.

Genç kadın ise gözleri inen yolcularda gezinirken, bir taraftan da otobüsün benzin  deposunu doldurmaya başlamıştı.  Hatta benzini taşırdı da azar işitti bir de otobüsün muavininden. Ama muavinin azarları da siste kayboldu, kadın farkına bile varmadı. O demin ki ifadesiz suratı gitmiş,  heyecanla dudaklarını  ısırıyordu.  Merakla inceliyordu arabadan inenleri,  ama sis vardı işte, şu lanet olası sis, net göremiyordu yüzleri.  Arkası dönük bir genç adam uzakta sigarasını yakmaya uğraşıyordu, hafif esen rüzgârda. Kadın onu görünce benzin pompasını takıyordu ki tam makineye, yere düşürdü takamadı. Islattı hortumda kalan benzin yerleri, kokusu insanların genzini yaktı.  Koştu adama doğru genç kadın, ağzı kulaklarında. Yaklaştı adama, dokundu omzuna. Halil, Halil, döndün mü sonunda, dedi. Adam çevirdi başını genç kadına, ne oluyor der gibi.
Halil değildi. Omuzları çökük uzaklaştı genç kadın. Gitti savrulduğu yerde duran plastik sandalyesini kaldırdı oturdu yine yaşlı adamın yanına. Yaşlı adamın suratı hala ifadesiz.

Otobüs geldiği gibi homurdana homurdana uzaklaştı sislerin arasında. Artık farları bile görünmez olunca, adam ilk defa konuştu. Hadi kızım, gidelim. Bu saatten sonra gelmez artık kimse.
Karşılık vermeden kalktı kız, beraberce yürüdüler karanlıkta, uzaktan gelen köpek havlamalarına doğru.  İlerlediler bir süre, evlerine gelmeden önce ise karanlık bir yola girdiler. Mermer taşlar çiçeklerle süslenmiş bir mezarlığa geldiler. Üzerinde Halil yazan  bir mezarın önünde durdular, babası kızına, bak kızım Halil buradaydı ya, unuttun mu, dedi. Kızı yalnız bıraktı. Uzaktan kızının ağlayan sesi geliyordu kulağına, her gece aynı sahneye alışmıştı artık yaşlı adam. Bekledi, bekledi. Bir süre sonra haydi artık, deyip, girdi kızının koluna, gidelim mi, diye de sordu. Başını salladı kız. Yürüdüler yine beraber iki cansız beden. Herkes odasına çekildi evlerinde, birkaç lokma yedikten sonra. Kimse kimseye sormadı uykun var mı, diye.

Sabah erken olur köylerde. Horozlar ne işleri varsa erkenden telaşla başlarlar ötmeye. Uyandı genç kız, horozun heyecanına kaptırmış kendini. Hemen saçlarını yıkadı önce,  bahçede tulumbanın altında. Bir güzel ördü onları upuzun, renkli kurdeleler taktı ucuna. Çiçekli şalvarını giydi, üzerine de bir bluz. Hazırdı, gidebilirlerdi istasyona. Hadi baba, hadi, ya gelirse Halil, ya bizi bulamazsa, geri döner sonra, diye zıplıyordu. Yaşlı babası yarım kalan çayını bıraktı tepsinin üzerine. Tamam, kızım, tamam, merak etme, deyip çıktılar yola, benzin istasyonuna…

                                                                   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder