16 Haziran 2017 Cuma

İKİ MİDYE KABUĞUĞ ,İKİ DENİZ MİNARESİ





                         İKİ MİDYE KABUĞU , İKİ DENİZ MİNARESİ 

Yaşlı adam ,batan güneşin ardından  ortaya çıkan rengarenk muhteşem ufka bakarken , aslında kendi hayatına bakıyordu .O da yavaş yavaş batıyordu .. Ve o da çok renkli ,rengarenk bir hayat sürmüştü .Aynı şu andaki ufkun renkleri gibi .
Şimdi ise yanında bir Moldovyalı bakıcı kadın ona :
-Hayır ,biz denize Temmuz ' da gireceğiz , diyordu ,yarım yamalak Türkçesiyle.
Ona mı sorardı , eskiden olsaydı .Değil ona , kimseye sormazdı ki .Gençliğine döndü bir  an ve iyi ki kara güneş gözlüklerim var gözümde diye düşündü .Çünkü gözleri sulanmaya başlamıştı .
Mahallenin ,ne mahallesi ,şehrin en yakışıklısıydı O. Üniversite okuyan nadir gençlerdendi  O .Bütün kızlar peşindeydi .Denize girmek için izin istemek mi ? O , bir kulaç atardı , karşı adaya ulaşırdı .Yarışırlardı arkadaşlarıyla , kim daha çabuk adaya çıkacak  diye .
Ah karısı ,ah karısı .Ona demiştim : '' beni arkaya bırakma '' diye .'' ben sensiz rezil ,rüsva olurum ''diye. İşte bak şimdi şu halime .Kolumda tanımadığım bir kadın , tuvalete gitmeme bile  o izin veriyor.
Ufka baktığında gördüğü renk demetindeki turuncu renk , karısının mayosunun rengiydi .O yarışlardan birinde tanışmışlardı .Sanki  dün gibiydi .Turuncu mayosu vardı üzerinde  genç kızın .Ona  o kadar yakışmıştı ki ,en sevdiği renk artık turuncuydu .Gözlerini alamamıştı ondan , gözleri kamaşmıştı turuncudan .
Yarışta birinci olunca ,arkadaşları tarafında alkışlanırken , O , kumların arasından iki tane midye kabuğu , iki tane de deniz minaresi buldu ve onları turuncu mayolu genç kıza uzattı .Dedi ki :
- bu sen , bu ben , şu iki deniz minareside çocuklarımız .
 Ah karısı , ah karısı .60 yıldan sonra bırakıp da gidilir mi ?Hem gitmeyi hakeden bendim ki .Çok ihmal etmiştim seni . İşe güce dalıp, evlenme yıldönümlerimizi , yaş günlerimizi hep unuturdum .Sen hiç kızmazdın bana , bunlara rağmen .Biliyordun çünkü ,çocukların geleceği için , seni rahat yaşatmak içindi hep yaptıklarım .O fabrikayı sen ve çocuklar için kurdum , büyüttüm .Ama şimdi gel gör ki , o fabrikadan içeri sokmuyor beni çocuklarım .Yok yaşlanmışım ,yok beynim sulanmış artık .Ben hepsini cebimden çıkarırım , haberleri yok .Tecrit edildim karıcığım ,Koluma hiç tanımadığım bir kadını taktılar ,denize girmeme bile izin vermeyen bir kadına .
İyi ki şu kara , kapkara gözlüklerim var .Yaşlar inmeye başladı gözümden .Görüyor mudur ki bu kadın gözyaşlarımı .
Elini cebine soktu yaşlı adam , mendil almak için .O sırada cebinden mendille beraber bir şeyler döküldü yere  .İki midye kabuğu ve iki deniz minaresiydi yere dökülenler .
Kadın eğildi ondan önce ,aldı yerdekileri , adam ''dur ,dur ''diyene kadar fırlattı denize , derinlere .....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder