30 Haziran 2017 Cuma





                    HATIRLA SEVGİLİ

Rekor sıcaklıkların yaşandığı , termometrenin 40 C 'leri gösterdiği günlerden birinde , dışarıya çıkmayıp evde oturmak en akıllıca davranış olurken , bir zamanlar üşüdüğümüz soğuk kış günlerini özlerken , kendi kendimize de şu insanoğlu ne kadar da nankör derken ve de ekranda eskilerden bir diziye takılırken ,
Hatırla Sevgili ' yi bir daha bir daha seyrederken , 80 darbesine  giden  yolları  ,olayları tekrar tekrar yeniden  yaşarken ,
bombalar atılırken masum insanların üzerine , halkı kurtarmaya and içmiş gençler, birer birer mahallenin kuytu köşelerinde bir sığırcık yavrusu gibi avlanıp yere düşerken ,

göz yaşlarım  yanaklarımı yalayıp aşağılara süzülürken , 

sırayla hükümetler kurulup , düşürülürken , yeşil parkalar hala beni heyecanlandırırken ,bu arada türlü türlü aşklar yaşanıyorken , iki devrimci genç kavuşurken , bir ülkücü bir solcu genç ayrılırken , Erdal Erenin gözleri hep çocuk çocuk bakıyorken , faşist olmayan komünist , komünist olmayan  faşist oluyorken , birileri ellerini oğuştururken ,  diğeri de sakalını sıvazlarken , ilahlar kurban istiyorken , darbenin ayak sesleri duyuluyorken ,  ama ne kadar da uzak kalmışım bu olaylardan diye üzülürken ve kendime kızarken ,

Ne değişmiş ki güzel ülkemde diye derin derin düşüncelere dalarken ,

bu gün de  başka mecralarda gençler yine birer sığırcık yavrusu gibi uçamadan avlanırken , yine birileri halkımızı siz, biz diye ayırırken ,23 yaşındaki öğretmen Necmettin kaçırılıp öldürülürken ,Şenay Aybüke öğretmenimi daha unutmamışken ,
Kadri Gürsel ve diğer gazeteciler hala tutuklu kalıyorken , kimden farklı ses geliyorsa ,aykırı düşünce çıkıyorsa cezaevlerine bir adım daha yaklaşıyorken , ülkenin yarısı terörist damgası ile damgalanıyorken ,

bu akıttığımız gözyaşları terörist gözyaşı olabilir mi ki diye düşünüyorken ,

Nuriye ve Semih cezaevinde, ama gözümüzün önünde eriyip bitiyorken ,

Bir adam yürüyor sessizce ,bağırmadan ,çağırmadan , tahrik etmeden ,önüne dökülen gübrelerden atlayarak ,parti bayrağı taşımadan , başörtülü için , şortlu için , imam hatipli için , fen liseli için , tutuklu gazeteciler için , Nuriye ve Semih için , biz niye öldük ki diye soramayan gençler için , çok eskilerde kalan Erdal Eren için , Şenay Aybüke ve Necmettin öğretmenim için ,SENİN için , BENİM için ,
elinde sadece ADALET  yazan bir pankart ile , sessiz sedasız bir adam yürüyor bu ülkede.
HATIRLA SEVGİLİ ,HATIRLA LÜTFEN .


20 Haziran 2017 Salı

KATAR KATAR PARALAR




                           KATAR KATAR PARALAR , BOZULMASIN ARALAR

Şimdi biz boşuna mı korktuk , boşuna mı endişelendik ,
Katar halkı boşuna mı savaş çıkacak diye marketleri boşalttı , boşuna mı söylendik başımızdaki siyasilere ,dünyanın siyasi aktörlerine .
Ne güzel konuşacak ,yazacak renkli bir konumuz vardı .
Katar prensleri , emirleri , babaları devirip iktidara gelen oğullar ya da babaların oğullara devrettiği zenginlikler .
Çok eşli şeyhler ve onların dişi şeyhleri .Güzeller güzeli , dünya modasının bir numaralı gözdesi ŞEYHA MOZA mesela




.Şeyha ,dişi şeyh demekmiş .Şeyha Mozanın babası şimdiki emirin babasının muhalifi imiş .Uzun zaman sürgünde kalmış .Aileler arasında barış sağlansın diye 18 yaşındaki Moza , Katar emiri Şeyh El Thani ile evlendirilmiş .Katar emiri karısına o kadar aşıkmış ki ,karısı sevdiği bir marka kıyafet beğenince ,kıyafet yerine o markayı satın alıyormuş.Gerçi Moza' da  ,bütün Katarlı kadınlar gibi Tatlıtuğ hayranı imiş .Masal dünyası gibi değil mi ?Tam bir Hollywood filmi sanki .

Ya da halkının sadece 8 de 1 ' i yerli ve zengin olup ,kişi başına düşen gelirin 102 bin dolar seviyelerinde olduğu , ancak çalışan kesimin Hindistan ,Pakistan , Filipin , Cezayir ...' den gelen göçmenler olup , hatta köle gibi çalıştırılan göçmenler  olan ve işçi ölümleriyle gündeme gelen bir korku filmi ülkesi gibi .
2022 ' de yapılacak olan Dünya kupasına ev sahipliği yapacak olan bu zengin ve küçük ülke , bu nedenle yeni hava limanları , otoyollar , demir yolları , metrolar , yeni yerleşim bölgeleri yapmakta.Ve bu esnada şu ana kadar 400 göçmen işçi iş kazalarında can vermiş durumda olup , 2022 yılına kadar bu işçi ölümlerinin 4000 'lere ulaşacağı tahmin edilmekte .Kimin umurunda ki , daha çok göçmen var bir kaç kuruş uğruna can verecek nasıl olsa ? Denebilir ki 2022 Dünya Kupası bu masal ülkede , fakir ülkelerden gelen işçilerin kanının karıştığı harçlarla inşa ediliyor.
Aslında şöyle de diyebiliriz.İyi ki çıkmış bu Katar krizi.Doğrusu bu kadar çok bilgi sahibi değildik bu rüyalar ülkesi hakkında .,
Bilmiyorduk Amerika kılıç sallarken Katar ' a , Amerikanın en büyük askeri üssünün Katarda olduğunu .
Türkiyenin Katar aşkını da bilmiyorduk , diyecektim ama bunu biliyorduk ,her şeyimiz Katarlaşmıştı .Digitürk üzerinden medyaya , Boyner üzerinden giyim ,tekstile , A bank ile finansa , Yalova 'da muhafazakar oteller grubuna , Banvit ile gıdaya ve daha daha ...
Biz her zamanki gibi pembe dizileri izler gibi ,karşıdan izliyormuşuz Katar Katar dizileri .
Meğer küçücük boyuna bakmadan nasıl da efelenirmiş Amerikaya , Suudi Arabistan 'a .Sanırsın Kurtlar Vadisi değil de Katar Vadisi.
Ama onun bile elinin kolunun bağlı olduğunu görünce yüreğimize su serpildi .Bu kadar petrole , doğal gaza , o bile fırça üstüne fırça yedi dört bir düvelden.Demek ki bizim yediğimiz fırçalar hiç bir şey değilmiş?Malum ,  bizde ne petrol , ne gaz ,ne ürettiğimiz silah var ,boş laftan başka.
Neyse ki Amerikanın da tek derdi Amerikan halkının yemek porsiyonları biraz daha büyüsün imiş ,biraz daha büyük ciplere binsinler , biraz daha büyük evlerde otursunlar , bahçelerine büyük Amerikan bayraklarını assınlar , Trump koltuğuna sıkı sıkı , sağlamca otursun imiş .
Mesele para imiş .Bu kadar basitmiş .Niye bu kadar şamata , niye bu kadar yaygara ,niye bu danslar ,kılıç şakırtıları .Boşuna dememişler . Dünya bir sahne .Hepimizin bir rolü var .Kimimiz başrol , kimimiz suflör ,kimimiz dublör , kimimiz yönetmen .
Katar sonunda Amerika' dan 12 milyar dolara f -15  savaş uçakları  satın aldı da  , paracıklar Amerikan halkına ulaştı ,yerini buldu ,o halde  biz şimdi yeni krizler var mı  ,yok mu diye etrafa göz atalım , varsa bir yerlerde Çin 'de , Ukrayna' da , Meksika ' da ,Mars ta ,uzayda ya da cehennemin dibinde balıklama atlayalım .

16 Haziran 2017 Cuma

İKİ MİDYE KABUĞUĞ ,İKİ DENİZ MİNARESİ





                         İKİ MİDYE KABUĞU , İKİ DENİZ MİNARESİ 

Yaşlı adam ,batan güneşin ardından  ortaya çıkan rengarenk muhteşem ufka bakarken , aslında kendi hayatına bakıyordu .O da yavaş yavaş batıyordu .. Ve o da çok renkli ,rengarenk bir hayat sürmüştü .Aynı şu andaki ufkun renkleri gibi .
Şimdi ise yanında bir Moldovyalı bakıcı kadın ona :
-Hayır ,biz denize Temmuz ' da gireceğiz , diyordu ,yarım yamalak Türkçesiyle.
Ona mı sorardı , eskiden olsaydı .Değil ona , kimseye sormazdı ki .Gençliğine döndü bir  an ve iyi ki kara güneş gözlüklerim var gözümde diye düşündü .Çünkü gözleri sulanmaya başlamıştı .
Mahallenin ,ne mahallesi ,şehrin en yakışıklısıydı O. Üniversite okuyan nadir gençlerdendi  O .Bütün kızlar peşindeydi .Denize girmek için izin istemek mi ? O , bir kulaç atardı , karşı adaya ulaşırdı .Yarışırlardı arkadaşlarıyla , kim daha çabuk adaya çıkacak  diye .
Ah karısı ,ah karısı .Ona demiştim : '' beni arkaya bırakma '' diye .'' ben sensiz rezil ,rüsva olurum ''diye. İşte bak şimdi şu halime .Kolumda tanımadığım bir kadın , tuvalete gitmeme bile  o izin veriyor.
Ufka baktığında gördüğü renk demetindeki turuncu renk , karısının mayosunun rengiydi .O yarışlardan birinde tanışmışlardı .Sanki  dün gibiydi .Turuncu mayosu vardı üzerinde  genç kızın .Ona  o kadar yakışmıştı ki ,en sevdiği renk artık turuncuydu .Gözlerini alamamıştı ondan , gözleri kamaşmıştı turuncudan .
Yarışta birinci olunca ,arkadaşları tarafında alkışlanırken , O , kumların arasından iki tane midye kabuğu , iki tane de deniz minaresi buldu ve onları turuncu mayolu genç kıza uzattı .Dedi ki :
- bu sen , bu ben , şu iki deniz minareside çocuklarımız .
 Ah karısı , ah karısı .60 yıldan sonra bırakıp da gidilir mi ?Hem gitmeyi hakeden bendim ki .Çok ihmal etmiştim seni . İşe güce dalıp, evlenme yıldönümlerimizi , yaş günlerimizi hep unuturdum .Sen hiç kızmazdın bana , bunlara rağmen .Biliyordun çünkü ,çocukların geleceği için , seni rahat yaşatmak içindi hep yaptıklarım .O fabrikayı sen ve çocuklar için kurdum , büyüttüm .Ama şimdi gel gör ki , o fabrikadan içeri sokmuyor beni çocuklarım .Yok yaşlanmışım ,yok beynim sulanmış artık .Ben hepsini cebimden çıkarırım , haberleri yok .Tecrit edildim karıcığım ,Koluma hiç tanımadığım bir kadını taktılar ,denize girmeme bile izin vermeyen bir kadına .
İyi ki şu kara , kapkara gözlüklerim var .Yaşlar inmeye başladı gözümden .Görüyor mudur ki bu kadın gözyaşlarımı .
Elini cebine soktu yaşlı adam , mendil almak için .O sırada cebinden mendille beraber bir şeyler döküldü yere  .İki midye kabuğu ve iki deniz minaresiydi yere dökülenler .
Kadın eğildi ondan önce ,aldı yerdekileri , adam ''dur ,dur ''diyene kadar fırlattı denize , derinlere .....

13 Haziran 2017 Salı

ÖĞRETMEN OLDUM BEN







  '' ÖĞRETMEN OLDUM BEN ☺ ☺''

                           Daha o gece ekranlarda kırmızı yazmalı fotoğrafını görünce yazdım . Hatta bir değil , iki değil , üç yazı , dört yazı yazdım. Ama hiç biri içime sinmedi , hiç birini beğenmedim , hiç biri Şenay Aybüke öğretmene yakışır olmadı .Hiç bir yazı düşüncelerimi , duygularımı yansıtmadı .Aktaramadım yazıya çaresizliğimizi , üzüntümüzü , utancımızı ...
                           O ise bir cümlede aktarmış bütün duygularını bizlere .Sevinç , gurur , mutluluk , hepsi bir arada  ..'' öğretmen oldum ben ☺☺'' demiş facebook sayfasında.
                           O cümleyi okuyunca 30 yıl öncesine döndüm ,  kendi atanma haberimin geldiği ana .Ne kadar da heyecanlıydık .Facebook sayfalarımız yoktu o zamanlar.Komşularımızla paylaşmıştık bizde bu haberi , bu sevinci , bu heyecanı .'' Öğretmen oldum ben '' Belki bende kurmuştum bu cümleyi haber verirken yakınlarıma .Hatırlıyorum dün gibi daha .O anda  yeni bir yaşama başlama , yeni insanlar tanıyacak olmanın heyecanı  , evinden ,ailenden ayrılacak olmanın verdiği hüzün , endişe kısacası her türlü duygu vardı , vardı da ...
                           Bir ölüm yoktu aklıma  gelen .Ya da ölüme gidiyor olmanın korkusu .
                           Şenay Aybüke öğretmende '' öğretmen oldum ben ☺☺ '' yazıp,  gülücükler gönderirken insanlara ,inanıyorum ki mutluluk , heyecan , sevinç , kafada binlerce soru , her türlü duyguyu yaşamıştır ..
                            Ama ya ÖLÜM , ölüm aklına gelmiş midir ki ?
                            Yaaa , işte böyle Şenay Aybüke öğretmenim , biz öyle bir ülke ve öyle bir toplum olduk ki , aklına bile gelmeyeni başına getiriveririz.Dün Songül Yarbay ' ı , daha önceleri binlerce genç arkadaşını toprağa verdiğimiz gibi , seni de bu topraklar uğruna feda ederiz.
                            Sen belki de daha dün gittiğin o şehirde , gencecik bedeninle , küçücük beyinlere BARIŞ'' ı anlatıyordun , belki de DEMOKRASİYİ , belki de ADALET 'i, belki de İNSANLIĞI .
                            Ama bilemezdin ki ,  sizin uğruna can verdiğiniz bu topraklarda ve bu toprakların üzerinde yaşayan insanlarda artık bazı kavramlar yok olmuş. Unutmuşuz sevgili öğretmenim bazı kavramları ve anlamlarını .Örneğin İNSANLIK , örneğin ONUR , örneğin UTANMA .
                           Sizi gömdüğümüz topraklarda , tepiniyoruz üzerinizde hiç utanmadan , birbirimizi yiyoruz , evet mi hayır mı diye ?
                           Utanmıyoruz hiç , sen öğretmenlik yapmaya  giderken Türkiyenin öbür ucuna , arkadaşların giderken cepheye , sizleri gönderenler   ''  Yeni nesil vatan için candan vazgeçmeyi çok iyi biliyor ''(E .Erdoğan .7.06 2017 .milliyet )  diyor ve onların nesli, yakınları, çocukları  gidiyor bedelliye  ya da çürük raporu almaya bedenine , ya da dünyanın ötesine  kutu kutu para kaçırmaya....
                           Çıkarlar uğruna ,para ,pul ,iktidarlar uğruna , sizin gibi genç fidanların asla aklına getirmeyeceği kavramlar uğruna ,çözmüyoruz terörü , iktidarı , muhalefeti ,hepimiz  bir arada , işine geliyor maskeli insanların , işine geliyor cebine para akanların , doymuyor gözlerimiz doymuyor bir türlü .
                           Yaaa ,işte böyle sevgili öğretmenim  . Adın ÖĞRETMEN ŞENAY AYBÜKE YALÇIN ' dı .Biz adını ŞEHİT ÖĞRETMEN ŞENAY AYBÜKE YALÇIN yaptık ,  sana sormadan , fikrini almadan ...
                     ............

             buz üstüne yazmak isterdim ,
             bütün bu şiirleri 
             ya da denizin yaladığı 
             bir kıyıya bırakmak ....
             boğulup gitsin sesim 
             uçsuz bucaksız bir koroda 
             duyulmayacaksa silah sesleri 
              girdiğimiz her sokakta .
             Çektiğimiz bu acıyı 
              varsın hiç bilmesin çocuklar 
              barışa ,kardeşliğe dair
              yarın nice şiirler yazarlar 
                        buz üstüne yazmak isterdim 
                        bütün bu şiirleri 
                        ve sonra çekip gitmek 
                        dalgın bir cırcır böceği gibi 
                                                       ahmet erhan 

8 Haziran 2017 Perşembe

KENDİNİ ADAMDAN SAYANLAR

                   
                               KENDİSİNİ ADAMDAN SAYANLAR 

                                         TOP 10 

   1. '' Ben iyi futbolcu olmak için hiç çalışmadım , iyi adam olmak için yaşadım '' diyen , ( ki bu sözü çok acı aslında ,iyi adam olmak için ömrünü harcaması ve bu noktada kalması ) kendisini 1 yıl önce eleştiren yazısı yüzünden , 65 yaşındaki gazeteciyi , üzerinde milli takım forması taşırken ve kendisini de milli takım uçağı taşırken , küfürler edip döven ARDA TURAN ,
 
   2. Milli futbolcusu , milli takımının uçağında 65 yaşındaki bir gazeteciyi döverken ,  aynı uçakta olup da , 1. sırada oturduğunu , olayın ise  12. sırada gerçekleştiğini ( en büyük uçaklar hakkında bilginiz var mı ?) , bu yüzden '' seni bu uçağa alanların da ......'' küfürlerini duymadığını ! belirtip , olaya müdahale etmeyen ,FATİH TERİM ,

  3. '' Seni uçağa alanları ......'' küfürlerine maruz kalan , bu gazetecileride uçağa alanların TFF olduğunu bildiğimiz ,  daha bir ay önce de bir gazeteciye saldıran futbolculara 1' er maç ceza verip üzerini kapatan , sporun iktidarla ilişkisi olduğunu referandumda vereceği oyu açıklayarak sporun içine siyaset sokan , Türk futbolunun acınası halleri üzerinden başkanlık yapmaya devam eden YILDIRIM DEMİRÖREN ,

  4. Gazeteci döverek gazetelere , manken sevgilileri ile paparazzilere konu olan milli futbolcuyu ''aslan gibi '' diyerek destekleyen , ''Yaşa Mustafa Kemal Paşa '' sözlerini ve İzmir marşını siyasi bulan , buna karşın ekranlara çıkıp ''Var mısın kardeşim Arda '' demeyi siyaset olarak kabul etmeyen RIDVAN DİLMEN ,

 5. Bu kadar tepkiye rağmen , üretim reform paketini zeytine rağmen çıkarmaya çalışan , en sonunda da niyetini saklayamayıp açığa vuran ve '' zeytin mi daha önemli , tesis mi '' diye soran ,BİNALİ YILDIRIM 

 6 . Tam Aziz Nesinl'ik bir olaya imza atan , karısını rektörlüğünü yaptığı üniversitenin bir bölümüne enstitü sekreteri olarak atayan ,
bir de çiçek sunarak boy boy medyaya fotoğraf veren , tencere kapak deyimini haklı çıkaran , sonra da yine kendi isteğiyle değil de YÖK başkanının emriyle geri adım atan , fakat bu adımı atarken de 11 çalışanını suçlayıp işlerinden uzaklaştıran Pamukkale Ün.Rektörü HÜSEYİN BAĞ ve Derya BAĞ ,

 7. Vali bir babanın oğlu olan , google da adını yazdığınızda , fetö terör örgütünün başına övgüler yağdıran videosu ile ve bir vatandaşın yüzüne tükürdüğü haberi ile gündeme gelen , yıllardır ekranlarda seyrettiğimiz , geçen günlerde de Kılıçdaroğlu ile Akşener 'in iftar yemeğinde bir araya gelmelerini  '' merak ediyorum , Kılıçdaroğlu oruçlu muymuş? '' diye soran ERKAN TAN ,

  8. Kastamonu , Cide  ' de doğan , 1943 ' ten beri sayısız eseri bize armağan eden ,Bacaksız serisi ile çocukları , HABABAM SINIFI ile gönülleri fetheden , kime ne zararı olabilir ki ,topluma kültür ,sanat aşılamaktan başka diyebileceğimiz Rıfat Ilgaz' ın adını, taşıyan '' Cide Rıfat Ilgaz Meslek Yüksek Okulu  ''   adından Rıfat Ilgazı kaldıran KASTAMONU  ÜN. SENATOSU ,

 9. '' O hayızlı kadınlar da biz tutmuyoruz diye sokakta bir şey yiyemezler.Dayak yerler ha bak. Dinen dayak yerler '' diyerek hafızalarımıza kadın , dayak , din  üçgenini  bir daha , bir daha yerleştiren PROF.DR . CEVAT AKŞİT ,

 10. '' Haram yolla elde edilen kazançla yapılan hac geçerli midir ? '' sorusuna , '' ..........bununla birlikte haram parayla hacca giden kişinin haccı sahih olup , üzerinden hac yükümlülüğü kalkmış olur. Ancak gayrimeşru kazancın sorumluluğundan kurtulmak için ,bu malı yoksullara veya hayır kurumlarına vererek elden çıkarması gerekir '' diyen , kısaca siz işinize bakın , sonra bir çaresi bulunur diye yol gösteren DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU .

                       Yaşadığımız anlarda ,günlerde ,haftalarda yaşanan olaylarda değil top 10 , 20 'ler ,30 ' larla karşılaşmak çok kolay .Sizler bu listeyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz. Sonuçta insanız ,beşeriz ,şaşarız .Bir daha ki sefere de ADAM GİBİ ADAMLAR , ' ı yazmak olsun hedefimiz.
                        Kendisini adamdan sayanlara da  selam ,sevgi ve bir de şiir yollayalım ,
                                     İNSAN GİBİ İNSANLARDAN ....


                       herkesle düşüp kalkar ,erdemli kalabilirsen
                       unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken,
                      dost da düşman da incitemezse seni
                      ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
                      her saatin her dakkasına
                      emeğini katarsan hakçasına
                      her şeyiyle dünya önüne serilir
                      üstelik oğlum adam oldun demektir
                                                        RUDYARD KİPLİNG 

3 Haziran 2017 Cumartesi

BİR ŞİŞE GAZOZ

                                 

                                 
         

                                   BİR ŞİŞE GAZOZ 

                 Bir şişe sade uludağ  gazozuyla başladı her şey. Tenefüs zili çalınca koşarak fırladı , kantine doğru .O kadar acıkmıştı ki.
                 -- Bir simit ve gazoz istiyorum , dedi .Elini cebine attı , sadece bir tanesini alabilecek parası olduğunu  gördü .
                 -- Gazoz kalsın ,dedi .Çok da susamıştı aslında.
   Tam o sırada bir kadın  eli  uzandı ve elde bir gazoz . 
                 -- Al , bakalım , bu gün benden olsun gazozun , dedi kadın .Bu el , kantinde çalışan bir kadının eliydi ,ve bu kadının sesi bir anne sesi gibiydi .
                 O an , o gazoz şişesinden uzanan elde , sadece bir şişe değil ,bir sıcaklık ulaşmıştı sanki tüm  hücrelerine.Minnet duygusunu tattırmıştı  minicik yüreğine .Onu düşünen , onu farkeden birinin eliydi bu el .Kimse uzatmamıştı ki ona ,değil gazoz ,susadığında bir bardak su , ya da yatarken bir bardak sıcak süt.
                 Ders zili çalıp da sınıfa girdiğinde , aklını bir türlü derse veremiyordu .Aklı fikri anne sesli kantinci kadındaydı  .
                 O gece , çocuk esirgemenin ,soluk  duvarlı koridorunda , yatakhaneye doğru yürürken ...Birbirine benzeyen , saçları aynı model kesik çocukların arasına karışırken  .....İçerisi sıcak olsa bile kendisini hep üşüten soğuk demir ranzasına uzanırken....
                 Kararını vermişti .Onun kızı olacaktı .O anne sesli kadının elini tutup ,bir daha bırakmayacaktı . Ertesi gün , heyecanla gitti okuluna. Derse yine veremedi kendisini .Tenefüste koştu , kantine .Yardım edeyim dedi , bulaşık yıkayan kadına.
             --  Olur mu hiç ? Sana bulaşık yıkatır mıyım ben dedi , kadın .Sen okuyacaksın , öğretmen olacaksın ,belki de bir avukat ..
Sohbet ettiler zil çalana kadar .Bir daha da her teneffüs yanında aldı soluğu , kantinde kendini buldu .Anlattı kendini anne sesli kadına .Ölen babasını , terkeden annesini , soğuk demirli ,hiç ısınmayan yatağını , soluk renkli duvarları ..
                     Ödevlerini ona kontrol ettiriyor , notlarını ona getiriyor ,beraber sohbet ediyorlar , beraber gazoz içiyorlardı .
Evet ,evet , onun kızı olmalıydı .Anne sesli kadın farklıydı , o şefkatliydi , ondaki sıcaklığı , onun kendisine verdiği değeri hissediyordu .
                -- Evet ,evet , onun kızı olmalıyım , dedi .
               Ertesi gün erkenden kalktı .Saçlarını yandan ayırdı , Özel günlerde taktığı beyaz kurdeleyi saçına taktı .Ayakkabılarını sildi pırıl , pırıl yaptı .Heyecanla okulun kapısından içeri girdi .Kararını vermişti , bu gün anne sesli kadına ,
               -- Senin kızın olayım  , seni hiç üzmem , hem öğretmen olunca sana da bakarım , ne olur benim annem ol , diyecekti.
                Ders zili çalıp sınıfa girince , kalbi küt küt atıyordu .Dersin sonunu bekleyemedi .Parmak kaldırdı , izin istedi öğretmeninden .Çıktı sınıftan , koştu kantine .Göremedi anne sesli kadını .Koridorları dolaştı , göremedi .Tam o sırada kantinden seslendi birisi , ve bir gazoz ile bir simit uzatıyordu kendisine bir el ,ama yabancı bir el ..
              ----- Nerede benim anne seslim , nerede o , diyebildi korka korka 
              ----- Artık çalışmayacakmış , memleketlerine dönüyorlarmış , dedi  boğuk , korkunç  bir ses .
Gerisini duyamadı , gazoz ve simiti masaya bıraktı .Saçındaki kurdeleyi çıkarıp ,buruşturup çöpe attı. Bilemedi nereye gideceğini ,sınıfa mı , bahçeye mi , sokaklara mı ?Bilemedi .
Ama bildiği bir şey vardı  , bir daha asla gazoz içemeyecekti .

SONGÜL YARBAY' A




                                                     SONGÜL YARBAY ' A 

                      '' İşte son günlerde , elhamdülillah 1' e 10 gidiyor . Bedelini bu kadar ağır ödetiyoruz , ödetmeye de devam edeceğiz ,terörle mücadelede ''Sayın Cumhurbaşkanı  (28 .05.2017 ahaber .com )

                   1' e 10  verseydi keşke toprak mahsülünü ,
                   1' e 10  kazansaydı çiftçiler ,
                   1 'e 10 yavrulasaydı kuzular ,
                   borsamız 1' e 10 verseydi keşke ,
                   sanayicimiz 1' e 10 kazansaydı ,
                   zam yapsaydı işçisine 12 e 10
                                    *
                                         1' e 10 azalsaydı cinayetler ülkemde ,
                                         1' e 10 azalsaydı trafik kazaları ,
                                         1 'e 10 kalksaydı hastalıklar ortadan ,
                                         1' e 10 ölmeseydi çocuklar hastalıktan
                                  *
                   1' e 10 artsaydı  gelişmişlik katsayımız ,            
                   1' e 10 okunsaydı kitaplar ,
                   1 'e 10 katlasaydı bilimdeki başarımız
                   1' e 10 artsaydı kahkahalar
                   1' e 10 daha çok açsaydı çiçekler
                   1' e 10 çoğalsaydı zeytin ağaçları
                                    *
                                        1 'e 10 dağılsaydı ülkemin üzerindeki kara bulutlar ,      
                                        1 'e 10 artsaydı geleceğe dair umutlar ,
                                        1' e 10 sevdalansaydık barışa ....
                                        1 ' e 10 yaşasaydı insanlar

                      '' elhamdülillah 1' e 10 gidiyorlar '' 

                                           1 kimdir ?

                   1 ,  31 Mayıs 2017 tarihinde Şırnak ' ta düşen helikopterde şehit düşen ve  Türkiyenin yetiştirdiği ilk kadın jandarma komutanı SONGÜL YAKUT ' dur