5 Kasım 2016 Cumartesi


                                                              DOSTLARLA BİR GECE 


                         15 yıldan daha eskiye dayanan bir arkadaşlıktı onlarınki .Önlerinde içecekleri ,kiminde rakı ,kiminde kola ,kiminde soda ,kiminde bira  ,bir kaç meze ile eşlik ettikleri  sohbet doyumsuzdu . Sohbetin en koyu zamanlarında ,hatta kahkaha atıp eski günlerini anarlarken ,yaptıkları hataları ,şapşallıkları birbirlerine anlatırlarken ,bazen hüzünlenip bazen neşelenirken ..., gözleri, sesi kısılmış ekrana kayıyor,  ellerinde olmadan siyasete dalıyorlardı  .Ekranda birileri hararetle konuşuyordu ,bir tartışma programında ve devamlı alt yazı geçiyordu ekrandan ....son dakika ...son dakika ...son dakika ....
                            Kadınlar  kadehlerini kaldırdılar sağlığa ve bir yudum aldılar içeceklerinden ,sonra ekrana baktılar son  dakika bombaları patlıyordu Diyarbakır'da o anda  ,onlar bir otelin üst katında eşsiz bir manzarada oturuyorlarken ,Diyarbakır'da bir kadın ,patlayan bomba ile duvarları yıkılmış bir evin içinde oturuyor ,kanlı bir manzarayı izliyordu ,
ekran kırmızıya bürünüyor ,kadınların içtikleri rakı kıpkırmızı bir  şaraba dönüşüyordu ,ve damaklarında patlıyordu ...
                            Kadınlar  geçmişe döndüler bir ara. Geçmişi özlediklerini ,öğrencilerini ,komşulukları ,arkadaşlıkları anlattılar ,onlar geçmişi  yad ederken ve geçmişe dönülemez ki derken , ülkeleri  geçmişe dönmüştü bile , ekranda yine geçmişte yaşanmış sahneler yaşanıyordu tekrar tekrar .  Seçilmiş  bir partinin lideri ve milletvekilleri tutuklanıyordu ve bu ilk değildi ,bu yöntem denenmişti . 1994 yılında aynı sahneler yaşanmıştı.8 aralık 1994' de 15 yıl hapis cezası verilmiş  ,9 haziran 2004 'de serbest bırakılmışlardı .O zaman ki  aktörler Süleyman Demirel ,Tansu Çiller , Mesut Yılmaz idi.Hepsi destek olmuşlardı tutuklamalara  .Sadece Erdal İnönü ve Murat Karayalçın karşı çıkanlardı...Sırrı Sakık ''2 mart 1994 de yaşananları darbe '' olarak değerlendirmişti .
                                Kadınlar geçmişe dönerken bunları anımsadılar, birbirlerine hatırlattılar .Sonra da günümüze döndüler.Garip olan şimdi ne Demirel  ,ne Çiller ,ne Yılmaz vardı ,ama yaka paça atılanlar sahnedeydi yine.
                                Kadınlar bir daha kadeh kaldırdılar, bu sefer  çocuklarına ,çocuklarının başarısına  .
           Tam bu sırada bir baba 2 çocuğunu ellerinden tutmuş okula götürüyordu Diyarbakır'da.Minicik çocuklar ,babalarıyla barikatı aşmak , geleceklerine , pardon sadece okula gitmek istiyorlardı .Toma'lar dizilmişti yan yana .Tanklar uzun namlularını çocuklara doğru uzatmıştı .Askerler izin verdi .Bir baba iki çocuğunu geleceklerine pardon sadece okullarına götürmek üzere barikatları aştı  .Şimdi o çocuklar okulda Türkiye Cumhuriyetinin ne kadar demokratik olduğunu mu okuyacak ya da Türkiyede eğitimin herkese eşit dağıtıldığını mı öğrenecek , o küçücük beyinlerine kazınan görüntülerle hangi geleceğe adım atacaklar ,sağlıklı bir ruha nasıl sahip olabilecekler di?
                              Kadınlar çocuklarının sağlığına bir yudum aldıklarında içeceklerinden , bir bebek bir gözünü kaybetti haberleri geçiyordu ekranlardan .Kadınlardan biri dedi ki ''Bir kamyon dolusu para verebilirim çocuğumun bir gözü için ,bir diğeri dedi ki her şeyimi veririm çocuğum için .paramı ,evimi ,benim çocuğumu benden alıyorsa toprağımı '',Bir diğeri dedi ki ..Sonra da hatırladılar ''bir evladım daha olsa onu da şehit veririm'' diyen anneleri .Sustular ,hassas konu ,tartışılacak yönü yok .Keskin ,sivri uçlar ...
                              Sohbet ilerledikçe okudukları kitaplar ,izledikleri filmler ,etkilendikleri sahneler ,kimi İngiliz Hasta  favorim derken ,kimi Karanlıkta  Islık  Çal ,kimi Sürü ,Yol derken , hepsinin favorisi farklıydı .O sırada ülkelerinde de bir film seyrediyor gibi hissettiler kendilerini .Yazarlar ,sanatçılar , farklı sesler  çıkaran gazeteciler ceza evindeydi .Şimdi o güzel yazıları kim yazacak ,kitapları kim basacak ,filmleri, kim çekecekti ....
                                Bu arada Galatasay' da zaten Başakşehire yenilmişti ,hayatın içinde bunlarda vardı tabi ki .Galatasay
lı kadınlar üzüldü , ''bu sene işimiz zor ''dediler ,
                               Sıcak bir çay istediklerinde vakit epeyce geçmişti , sohbetin dibine varılmıştı ,geçmiş daha çok yer almıştı bu sohbette ,biraz   da gelecekten bahsetsek dediler .Kimi emekli olmak istedi ,kimi hep kitap okumak ,hep film seyretmek ,kimi gezmek ,vardı tabi hepsinin hayalleri  .Ortak noktaları ise şuydu , hepsi gelecekten korkuyordu .Göremiyorlardı kendi geleceklerini ,daha çok da gençlerin geleceğini ,ülkenin geleceğini ..
                                Onlar korkuyordu ama ülkenin cumhurbaşkanı korkmuyordu kimseden .Batıya ,Amerikaya ,muhaliflere ,dünyaya meydan okuyordu .Onu öyle seviyordu halkı zaten .''Kusura bakmayın ''diyordu batıya ,''Sevsinler sizi ''diyordu Almanyaya,''one minute'' diyordu İsrail 'e Yıllarca erevizyonda sonuncu olan ,Türk halkının ezilmişlik duygusunu öyle bir keşfetmişti ki arkasına aldığı insanlar kendini iyi hissediyordu ,iyi geliyordu onlara .Ama  işte bazılarına da iyi gelmiyordu ...
                                  Çaresizce umut arıyordu kadınlar ,çayları bedenlerini ısıtmıştı ama yüreklerini ısıtamamıştı .Bir çoğu üniversite yıllarını hatırladı .Sokaklara dökülen gençleri ,yine kirli siyaseti ,ama o zaman bile hep umut vardı dediler .Şimdi sağa baktılar ,sola baktılar , yok yok ,bulamadılar umudu .Siyasi hayat kilitlenmişti ,cılız sesleri ile muhalefet umut değildi artık .Romanlarda ,filmlerde bir kurtarıcı gelir  sonunda ,insanlar farkına varır , doğruyu görürler ,haklıyı haksızı görürler ,yapılanlar cezasız kalmaz ... .Ama bu yaşananlar gerçekti  ,roman değil ,film değildi ..Gerçekti ,patlayan bombalar ,evinin duvarları yıkılmış kadın , gözünü kaybeden bebek ,ölen insanlar , gerçekti ...
                                Çaylarını da yarım bıraktılar ,canları istemedi , çıktılar açık havaya .Sessiz ve boş sokaklar gözlerine çok güzel göründü .Yürüdüler, serin bir hava yüzlerine vurdu ,bir rüzgar esti ,dağıttı o hüzünlü havayı .O boş sokaklarda ,evler ışıklarını kapatmış ,dükkanlar kepenklerini indirmişken çocukluklarına dönüp ,hoplaya zıplaya yeni umutlara doğru yola çıktılar.Bir sonraki toplantıya ,duygudan duyguya koşmak üzere buluşmaya söz verip ayrıldılar ,her biri kendi umuduna ,kendi hayatına ,kendi  geleceğine .....
                                  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder