EYYYYYY VİYANA !
Ey , Viyana ....2 milyoncuk nüfusunla , 415 km2 yüzölçümünle , dağlık arazilerinle tarımda avrupada 1 numaralara oynuyorsun , kişi başına düşen milli gelirin benim büyyyük Türkiyemin 5 katı civarına yükselmiş , meydanlarının 4 bir yanından klasik müzik sesleri yükseliyor
Mozart 'ı , Beethoven ' ı yetiştirdim diye havalanıyorsun ,
Dünyanın bütün değişik ülkelerinden sarı ,siyah ,esmer ,buğday tenli ,çekik gözlü , başında kippa taşıyanlarI , başında türban taşıyanları himayene alıp ,üniversitelerine doldurmuşsun ,( kozmopolit yapı son günlerde yaşanan islami terör olayları yüzünden başörtü ve dini sembollere karşı görüşler de ortaya çıkmaya başlamıştır ) 1368 yılında kurulmuş Viyana üniversiten de artık tarihi eser olmuş ,yenilenmesi gerek aslında !
.Meydanların eski püskü heykellerle dolu , alttaki VEBA HEYKELİ gibi , 1600 lü yıllarda kenti kasıp kavuran veba salgını sona erdiğinde bir anıt yaptırmayı adayan imparator 1.leopold tarafından yaptırılmış bir anıt...
Meydanların da eski , taaaa yüzyıllar öncesinden kalma binalarla dolu .örneğin museum guarter :sanat ve müzelerin bulunduğu bir binalar topluluğu .
Bir tane AVM yapamamışsınız koca Viyanaya .Devasa meydanlar var ama bir tane gökdelen dikememişsin o meydanlara ,
Yamuk ,yumuk binalar yapıp, binlerce turistin gelmesini sağlamışsın ...Hundertwasser evleri mesela ,ilginç mimarisi ile dikkat çekmekte tabi ki .
Bu dalgalı görünümlü , yamuk yer döşemelerini yapan mimar demiş ki :'' eğri büğrü bir yüzey ,ayaklara tatlı bir melodi gibi gelir ''
Swarouski ' yi marka haline getirmişsin ,
Bizim markamız yok diye , bizi AB' ye almıyorsunuz belki de , ama yanılıyorsunuz .şu 16 nisanda allahın izniyle başkanlık sistemine geçelim , göreceksiniz ne markalar üreteceğiz ....
Aç aç gezilemez tabi ki ...Viyana da snitzel yemek çok moda ...Özellikle figlmüller de ..1905 yılında kurulmuş , kapısında kuyrukların oluştuğu ,internetten rezervasyon yaparak gidebileceğiniz en meşhurlardan .
.
EYYYYYY BUDAPEŞTE !
Ortasından nehir gecen ülke , sarı bulanık suyunla güzelim diye gelin gibi süzülüyorsun . O suyun üzerinde hala 1840' lı yıllarda yapılmış mühendislik harikası sayılan aslanlı köprünüz duruyor .
Bir de nasıl bir mesleki ahlak anlayışı ise , aslanların dili yok diye hatalı yapıldığı varsayıldığı için mimarının kendine nehire attığı söylenir .Deli mi neymiş bu mimar ?Ki öyleymiş ,kendini attığına göre.Bizde köprüler çöker , depremde 100 bin kişiler ölür , herkes hayatına devam eder ...
Hele nehir boyunca bomboş araziler duruyor oralara ne kadar çok gökdelen yapılırdı ,bizim Ağaoğlu bir el atsa oralara , işte Margaret adası da nehrin ortasında yemyeşil parklarıyla , yürüyüş alanlarıyla nehri süslüyor .
Olacak iş mi , hala 1240 lı yıllarda ilk temeli atılan saraylar dizilmiş sağlı sollu , avrupanın en güzel parlamentosu .....
Biz daha yeni saray yaptık Ankaraya Beştepeye , yıl 2017 .Eyyyyy Budapeşte , senin parlementon dünyanın 3 . büyük parlamentosu olabilir ammma 100 yıllık .çooook eski ...
Matthias kilisesi : 13. yy da yapılmış .Macar krallarının taç giyme törenlerinin yapıldığı kilise.Adını aydınlığın sembolü sayılan kral Matthiasdan almış .İçinde bir çok hazine ve emanet bulundurması açısından çok değerli bir yapı .
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnkmNEvf31SSOlZCoD5DdsX17e2cru9pcwEFBFqb6eOnUeF4wErZSqGrkQpSXHjoEGwbyqeZHzMZH9gI5logu3XrC3yLjzO3zv3elkMKRQpoMdUKhjEgJlCeXnBdyt1zfdP4MvsEqj0SpD/s200/orta+avrupa+1099.jpg)
Akıllı kadınlar pazarı ya da merkez hal , Budapeşte merkezde .Alt katı yiyecek ,sebze meyve hali ,üst kat hediyelik eşya ve fast food tipi macar yemekleri yiyebileceğiniz kısımdan oluşuyor . Her yer paprika ile süslenmiş .Yani bizim kırmızı biberimiz.Ve de gulaş ...Türk yemeğine benzer ,etli patates tadında ,değişik sebzeler de eklenebiliyor.
Yemeklerden sonra iştah kapatıcı bir sahne . .Tuna nehri kıyılarında kurşuna dizilen yahudilerin anısına yapılmış ayakkabı heykelleri ise tokat gibi yüzünüze çarpıyor , Budapeştenin soğuk bir rüzgarı gibi .Trenler çok dolu olduğu için toplama kamplarına gönderilmeyen Yahudilerin Tuna nehri kenarına getirilerek kurşuna dizilişlerini unutmayınız diyor.
Ve de hatta denizin olmamasına rağmen su topu ve yüzmede dünya da bir numara olmuşsun .Bize nispet yapar gibi ...
Biz de atletizmde derece yaptık .İnanmadınız mı ?Sporcular mı , aa evet hepsi Kenya asıllı ...
EYYYYY PRAG !
VLTAVA nehri üzerine kurulmuş ,1,2 milyon nüfusu olan eyyy Prag .Masal şehir ,Avrupanın kalbi denen Prag ...Ortaçağ 'dan kalma eserlerinle bu ünvanları almışsın ,ama sende de bir numara , bir yenilik yok ...
1410 yılında yapılan dünyadaki en eski çalışan saat olma özelliğini taşıyan astronomik saatinle turistleri çekiyorsun kendine..
12 saat dilimini ve 12 burcu simgeleyen ve değişik figürlerle süslenen bir saatin var ünlü meydanında.
elinde ayna bulunduran figür : kibir ve kendini beğenmişlik
elinde altın kesesibulunduran figür : aç gözlülük ve hırs
iskelet figürü : ölüm gerçeğini
mandolin çalan figür: eğlenceyi simgeliyor
Kafka çıkmış topraklarından , ama o da senin gotik havandan etkilenip hep bunalım takılmış , ya bir böceğe dönüşmüş ,ya bir davanın içinde yuvarlanmış , ya da hayatında 3 kez gördüğü kadına mektuplar döşenmiş .
''kentin sivri pençeleri '' sözleri ona ait , bu pençeler gotik TYN kilisesinin kuleleridir belki de.
Meydanlarının arnavut kaldırımları da yüzyıllık belli ki .Sizin buralara Çin granitleri pazarlayanlar olmadı mı acaba ?
Eyyyy prag , bir köprü muhabbeti burada da almış başını gidiyor.Neymiş Charles köprüsünü görmemek olmazmış . 14 .yy da yapılmış bu köprü üzerinde 30 adet heykel bulunduruyormuş .
Gerçekten çok eski .EYYYY PRAG biz ne köprüler yaptık ..Hem de kavga dövüş , yaparım yaptırmam arasında .Hepsi yepyeni .Hem de etraftaki araziler öyle bir değerleniyor ki , kapış kapış gidiyor ,laf aramızda eşe dosta tabi ki .Boğazın iki kenarına , ne gökdelenler , binalar dikiyoruz bir görseniz....
Prag kalesine de cıkınca katedral( üstte ) , aziz george bazilikası ( altta ), asker değişim merasimi sizi bekliyor .
Kalede altın yola girmeden olmaz. Sanatcıların ,ressamların , oturduğu bir bölge imiş eski zamanlarda.No: 22 Kafkanın evi .Milenaya mektuplarını yazdığı evmiş .Evlerin üst katları müze şeklinde..
Prag da trdelnik yenirmiş , ve de zaten bütün sokaklarda bulmak mümkün . Krepin pudra şekerine batırılıp közlenmesi hali , istenirse içi çikolata soslarla ,kremalarla zenginleştiriliyor.
Haydi bir de siyah bira içelim artık , çok yüklendik avrupaya ....hafif karamelli tadı ile siyah bira içmeden dönmemek gerekir .Eyyyy Prag siyah biranın tadı iyiymiş , beğendik .
En son olarak da BARIŞ ve ÖZGÜRLÜK diyelim , Lennon duvarına gidelim .Lennon ' ın anısına graffitti ve şiirlerle anıtlaştırılan duvar da turistlerin uğrak yeri olmuş .1988 yılında kominist rejim duvarı beyaza boyayıp etkisini azaltmaya çalışsa da , rejimden sonra duvar eski halini almıştır.
Bir Orta Avrupa gezisini biraz ironi katarak yazmaya çalıştım .Büyüklerimizin dili bize de bulaşıyor tabi ki .Bu günlerde EYYYY Avrupa çok moda ,malum . Ülkemizi çok seviyorum .En güzel coğrafya , zengin kaynaklar , çalışkan insanlar , müthiş zengin bir mutfak kültürü ve medeniyetler zinciri .Bu sahip olduğumuz değerleri görmemek mümkün mü ?Ama ya değerini bilememek , sahip olduklarının ,mutfağının ,medeniyetlerinin ,ya da insanlarının .Başkalarına bağırıp çağırmakla değer mi kazanıyor insanımız , geri mi geliyor yok ettiğimiz tarihimiz ,eserlerimiz.Ehil ellere düşememiş memleketim içeride insanlarıyla birlikte ağlıyor .Haketmiyor bunu ,haketmiyoruz bunları .EYYY bizi yönetenler , eyyyyy yönetmeye talip olanlar , Avrupaya ne kadar ırkçı , faşist etiketleri yapıştırsanızda , unutmayın hiç bir Türk vatandaşınız ülkesine geri dönmek istemiyor .Bizi başka ülkelerin faşist olup olmaması hiç mi hiç ilgilendirmez .Biz yaşadığımız ülkemize bakarız.Kaç gazeteci hapiste ,kaç seçilmiş milletvekili tecrit altında ,kaç akademisyen tutuklu , kaç kişi korkmadan hayır diyebiliyor ve aynaya bakıp , mutlu ve umutlu gülebiliyor muyuz , işte bizi ilgilendiren budur .Güzel ülkeme ve güzel ülkemde yaşayan güzel insanlara , güzel günler dileğiyle ....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder