9 Ocak 2016 Cumartesi

MÜNİH ,Füssen ,Swangau şatosu

                                              KRALİYET  ŞATOLARI   KASABASI

                      Dachau 'dan sonra istikamet romantik yol turunun son kasabası Füssen ve Swangau .Münih' den tren ile  1 saatte ulaşılabilen ,güneyde yer alan KRALİYET ŞATOLARININ KASABASI diye bilinen küçük kasabalar.
             
     













Füssene trenden indikten sonra otobüslerle şatoların bulunduğu kasabaya geçiliyor ,10 dakikalık bir yol .Biz arabamızla geldik tabi ki .Karşılıklı iki şato .Birincisi eski şato .'''Altes schloss'' veya Hohenschwangau .Yazması bile zor.Telaffuz etmeye uğraşmıyorum bile .Meşhur Bavyera Kralı II.Ludwig çocukluğunu bu sarayda geçirmiş.Çılgın kral Ludwig 1845 -1886 arasında yaşamış.18 yaşında kral olmuş .Kendine yeni bir saray yaptırarak bu bölgeyi sanat bölgesi yapmak istemiş .Hayatının ve servetinin hemen hemen tümünü harcamış bu uğurda.Sonunda akıl sağlığını yitirdiğini düşünerek kendisini daha önce bahsettiğimiz STARNBERGER GÖLÜ nün yakınlarında bir yerlerde ikamet ettirmişler .Zaten sonu da bu gölde olmuş .Boğularak öldüğü söyleniyor.                              
Yeni şatoya yürüyerek 30 -40 dakikada çıkılabiliyor .At arabaları ile çıkılabiliyor,özellikle çocuklar için ideal .Teleferik de varmış .Bazen otobüsde kullanılıyor. Muhteşem bir manzara ,alplerin etekleri ,mis gibi bir hava ,içine çek doya ,doya,tertemiz.Hele rehberiniz Sefa ise ,güzel gezimiz kat kat güzel oluyor.Arkadaşlık ne güzel şey ,yaşasın arkadaşlık ,dostluk .






Eski şatoyu daha güzel buldum .Terkedilmiş ,ama daha yaşanmış gibi duruyor.O yüzyılları daha çok yansıtıyor.Yeni şato  yani NEUSCHWANSTEİN (yeni şato demek de haklıyım değil mi ).Yukarı çıkarken küçücük butik oteller yer alıyor.Tipik alman tarzı ,ben çok seviyorum ,evlerine ,cafelerine hayranım.






                                                                                                                                                                                             


                                   

MÜNİH dachau

                                                 




                                                        DACHAU      


                 Münih de 3. günümüz.Bu gün sabah 9.30  da arkadaşımız Sefa bizi aldı ve tura başladık .İlk durağımız DACHAU .
            Münihin 16 km kuzeybatısında , Trenle 20 dakikada ulaşabilirsiniz.  1933 yılında kurulan ilk Nazi toplama kampı .Önce siyasi suçlular koministler gb ,sonra  yahudiler sonrasında da romanlar ,çingeneler .Esirler bu kampta korkunç ağır şartlar altında çalıştırılmışlar.Kampın kapısında ÇALIŞMAK ÖZGÜR KILAR yazısı yer alıyor ! Alman doktorlar malarya ,tüberküloz ve ilaç deneylerini ,bilim adamları basınç odaları kullanarak yüksek irtifa deneylerini esirler üzerinde yapmışlar .1942 de kampın yanına krematoryum inşaa edilmiş .Bu krematoryumu da yani kendilerinin yakılacağı fırınları  esirler yapmış. Buradaki esirler bütün ağır inşaat işlerinde ,silah yapımında fabrikalarda kullanılmış.Yaklaşık 45 bin kişiye mezar olmuş bir toplama kampı .Rakamın korkunçluğuna bakarmısınız?.Sadece bir toplama kampı için geçerli bir rakam bu .Müzedaki belgelerde bazı esirlerin notları yer alıyor '' Bir yatakta 8 kişi yatıyor. Çatla kaşık yok ,sadece çorba ve kuru ekmek , ,ışık yok ,arkadaş yok ,trans halindeyim '' Böyle bir trans halinde de ölüme gitmişler ,1945 yılında Amerikan askerleri kampı özgürleştirmiş ,tabi ki savaşın bitmesi ile.Şu anda müze olarak kullanılan bu kamp en çok ziyaret edilen yerlerden biri .Çok  ilginçtir ki Almanlar bu utanç verici olayları gözler önünde tutuyor ki ders alınsın diye .Atalarımız yapmış diyorlar ve sergiliyorlar.Yapmadık ,bizim milletimiz yapmaz demiyorlar . İçiniz ezile ezile ,gözyaşları ile geziyor ,insanlığınızdan utanıyor ve hala anlam veremiyorsunuz .Nasıl olmuş ,nasıl olmuş ?Ne uğruna?Kimse dur dememiş mi ?Nasıl bir nefretmiş mi bu ?CEVAP YOK .HERKES SUS PUS.








5 Ocak 2016 Salı

                                          MÜNİH GÜNLÜKLERİ


             Saat 14.30 .Münihe inmek üzereyiz.Kuşbakışı izliyoruz dünyayı .Alabildiğine tarım alanları ve hepsinin ortasında küçücük görünen çiftlikler .Dağınık yerleşim ama sanki uçsuz bucaksız.Pırıl pırıl bir hava bizi karşılıyor.Oysa yola ne kadar da korkarak çıkmıştık .Aralık sonu ve Münih.çok soğuktur diye düşünerek .Ama şanslıyız ne güzel .
            Pasaport kontrolu ,bagaj alımı derken kapıda tanıdık bir yüz ve arkadaşımız Sefa .bizi almaya gelmiş .neden zahmet ettin sefa diyoruz ama ,gerçek duygularımız oh be (Bandırmalıyız ya beya ) iyi ki geldin Sefa .
            Neyse daha otele gitmeden turlarımız başlıyor .
           STARNBERGER SEE .
            Münihin güneyinde yaklaşık 25 km uzaklıkta starnberg gölü yer alıyor.Sefanın kafasını dinlemek için gittiği ,kitabını alıp kendisiyle başbaşa kaldığı huzur ortamı .yürüyüş ve bisikletçiler için ideal alan, gölün etrafı 49 km civarındaymış .
              Aralık ayı ,süper hava ve noel tatili .Bu yüzden insanlar ellerinde köpekleri  ya da pusetlerde bebekleri ile bu güzel havanın tadını çıkarıyorlar.Kafelerde yer bulmak çok zor.Gölde kuğular yüzerken bizde kıyıdan onlara yürüyerek eşlik ediyoruz.
               Sonunda bir boş masa buluyoruz ,hemen birer kahve ,karşımızda alplerin manzarası ve arkadaşımızla tatlı bir sohbet ...eee daha ne olsun ki ..



ENGLİSH GARDEN
Bu günü ingiliz bahçesine ayırdık .Çünkü güzel havanın değerlendirilmesi gerekir.Münih merkezden kuzeydoğuya doğru yürüyerek gidilebiliyor.Biz her zamanki gibi yürüyoruz.Yaklaşık 40 dk yürüyerek bahçeye adım attık .Şehrin kıyısında  1789 yılında Newyorktaki cental parktan esinlenerek yapılmış ve ondan daha büyük bir alan.Yaklaşık 3.7 km kare..Ağaçlardan gökyüzü görünmüyor ki yapraklar dökülmüş ,hepsi çıplak .Dallar göğe uzanmış ,dua ediyor gibiler .Göller ,dereler ,kazlar ,ördekler ,spor sahaları ,aralara serpilmiş küçük cafeler .
Tatil günü olduğu için yine kalabalık.yürüyenler ,koşanlar ,bisiklete binenler ,yine herkesin elinde bir köpek .Öğrendiğimize göre kayıtlı hayvan sayısı  çok fazla  imiş .Sokaklarda başıboş hayvan yok tabi ki . Çocuktan çok köpek var gerçekten .
Yürüyoruz ,yürüyoruz ,bilmeden ,kendimizi bırakmış vaziyette .Bir insan kalabalığına denk geliyoruz.Bakıyoruz ki bir alan .Ortada kocaman bir kule.Çin kulesi imiş .Çevresinde self servis  yapılan küçük büfeler ,tahta sıralar ,masalar .Herkesin elinde bira ,yanında bretzel denilen simitler ,sıcak şarap ya da sıcacık kahve ..Güneşin sıcaklığı ve sıcak şarap .süper ,süper .
Bir yerlerden de müzik geliyor kulaklarımıza.Çin kulesinin en tepesinde bir müzik grubu ,bando gibi.Klasik parçalar kulaklarınızı ve ruhunuzu okşuyor ve dinlendiriyor .
Biraz ötede isar nehrinden insan eliyle yaratılmış eisbach ırmağında sörf yapan gençler .İşte burada da aksiyon .Hangisini tercih ederseniz.Herkese hitap ediyor bu huzur bahçesi .Bütün günümüzü geçirebiliriz burada.Ama güneş yavaş yavaş terkediyor ve güneşle beraber insanlar da  terkediyor bahçeyi artık .
Ülkemden uzak ,herkesin sokağa çıkabildiği ,evlere hapsedilmediği ,korkmadan konuşabildiği yerlerdeyim hem mutluyum ,hem düşünceli !!

 NOT:1. Burada mangal ve barbekü YASAKTIR .          2.Bahçede yer alan monpteros tapınağını (bakım yapılıyordu )ve gölü görmek mümkün olmadı .Bir gün yetmedi yani.