21 Ağustos 2015 Cuma

                                           

                       10.EKİM.2015

              
KARŞI KIYIDAN....Güne ne güzel başlamışım.Günaydın ayvalık günaydın diye.arkadaşlarım komşularım hepsi birbirinden farklı bir avuç insan.kimi batman, kimi urfa ,kimi istanbul doğumlu.midilliye gidiyoruz karşı kıyıya.feribotumuz suları yara yara yol alıyor ..en üst güvertede..rüzgar..içime içime esiyor ,ferahlatıyor huzur veriyor ve hafifçe ürpertiyor.insanlar dalgalanan türk bayrağının altında poz veriyor gururla .denizin ortasında bayrak değişiyor yunan bayrağı çekiliyor.ne rüzgarın ne dalgaların ne de benim umrumda...feribot suları yarmaya devam ediyor ,ben üşümeye..midilliye indik...suratımıza çarpıyor insanlık dramı ...gençler çocuklar kadınlar mülteciler..bir otobüse bindirilmiş umuda yolculuğa devam etmek üzere.mutlu olmak istiyoruz yine de..gezmeye ,eğlenmeye geldik..ah ki ne ah...coğrafyan mutsuzsa sen mutlu olamazsın ,birileri acı çekiyorsa sen mutlu olamazsın ,ne uğruna bilmeden insanların ölüyor öldürülüyorsa mutluluk haram sana...acı haber tez yayılır.insanlar yorulmuş ,acıkmış ,hevesle beklenen balıklar zıpkın ızgaralar kömür ,içilen su zehir oluyor...dedik ya acı haber tez yayılıyor...ANKARA yangın yeri yanıyor ,güzel ülkem alev almış YANIYOR

17 Ağustos 2015 Pazartesi

     15 AĞUSTOS 1990

                   Bedenime hapsettiğim varlık tekme tokat girişmişti.Belli ki özgürlük işareti yapmış küçücük parmaklarıyla ,habire çıkış yolunu açmaya çalışıyordu .Tabiki hemen vakit geldi deyip koştuk hastaneye.Malum Bandırmalıyız ,hemşire ,doktor hepsi tanıdık .Dediler ki henüz vakit gelmemiş ,sen eve dön ,buralarda sürüklenme ...Neyse ev yakın. Özgürlük ,özgürlük diye bağıran varlığın babası tekrar eve götürdü bizi ....Biraz sonra ben yine bu sefer tamam ,geliyor ,geliyor ,deyip ,tekrar babayı çağırdık ...Çok ilginçtir ki  bu baba ilk çocuğu doğacak ve izin almamış çalıştığı yerden ,geliyor ,gidiyor ...Neyse yine geldi ve bizi hastaneye götürdü ...Ama yine zamanı değilmiş  ,yine eve git sen dediler....hay allah ...Tabi ki günün sözü yine ileride ilginç bir tip olacak varlığın ilginç babasından geldi .....Ben sancılarla boğuşurken bana dedi ki ..'' Nazan ,karar ver ,artık ,doğuracakmısın ,doğurmayacakmısın '' Allahım ,gülsem mi acaba şimdi .....Neyse ki ağrılar sıklaştıda eve geri dönmedik .Bu arada epidural doğum ,sezeryan doğum yaygınlaşmaya başlamış ,ama biz değişikiz ya...hayır çocuk normal yollardan dünyaya getirilecek .....annelerimiz ,ninelerimiz tarlada ,evde kendi kendilerine doğurmuşlar....Biz de çok şımardık canım ...O yüzden ben protesto ediyor ve normal doğum istiyorum ....Hay istemez olaydım .Herşeyde uyumlu ,farketmez baş lafı olan ben ne diye burada protestolara kalkışmışım ki ....Başımda da anneler bekliyor.Sancılar sıklaşmaya başladı....Ama benim ağrı eşiğim çok yüksek ya....Aaa bu kadarcık sancılarımı büyütmüş insanlar dedim ....O an annemin anlamlı anlamlı bir gülüşüne tanık oldum ,o gülüşü hiç unutmadım ...Çünkü o bana diyormuş ki ...Dur bakalım sen ...acele etme daha....Aman alllahım ,o da ne...sancılar felaket ,arka arkaaya ...yok ben dayanamam buna...Hastane benim ya...çınlatıyorum ortalığı...ben vazgeçtim ,doğurmayacağım ...O zaman anladım bu işin ömür boyu sancılı geçeceğini ...Ama artık çok geçti ...Beni doğum odasına aldılar...Neyse bağırış, çağırış ,ey özgürlük anlamına gelen bir ağlayış ve sonsuz bir rahatlama....İşte normal doğumun güzel yanı ....ona kavuşmak hiç de kolay değil ....o yüzden analar ayrılamıyor evlatlarından.O ben gidiyorum dedikçe ,,,hayıır seni bırakmam diye direnen bir beden ...Ultrasaon  cihazına rağmen cinsiyetini de öğrenmemiştik,,,sadece demiştim ki kız olursa aslı ,erkek olursa erol can....VE BATTANİYEYE SARILMIŞ KIPKIRMIZI BİR SURAT HATIRLIYORUM...kocaman bir burun ....ilk düşüncem allahım aynı Bülent dedim ....ve Erolcan geldi ....O andan sonra ben yoktum, ben ve benim parçam vardı ...Hep de öyle olacaktı .....